Kategori Kamile YILMAZ

‘Antalya’nın Çivisi Çıktı’ Mı?

‘Çivisi çıktı’ deyimi, herkesin bildiği gibi, olumsuzluk için kullanılır. Daha çok da namussuz işleri anlatmak için. Nasıl ki, tutturulmuş tahtaların çivisi çıkınca yerinden oynuyorsa, gizil anlamda da anlatılmak istenen şey budur. Hal böyle olunca, tüm Antalyalıları töhmet altında bırakan ‘Antalya’nın çivisi çıkmış’ sözü, devlet hastanesinin baş ‘Hekimi’ Sadık Özmen’e aittir.
TAMAMI‘Antalya’nın Çivisi Çıktı’ Mı?

Fıstık Çamları

Dirmil’de yaşarken kendime bahçeli bir ev yapmıştım. Planı- programı bana aitti. Bahçesi oldukça geniş, içinde her türlü diyebileceğim çiçek ve ağaç vardı. Dirmillilere evlerinin önünü çiçeklendirmeyi öğretmiştim (Bunu onlar söyledi bana). Bahçeme bir de fıstık çamı diktim. O sırada oradan geçmekte olan bir ormancı “Yanına bir daha dikmezsen meyve vermez” dedi.
TAMAMIFıstık Çamları

Kadın Köyü

Nagusi Lokemu ismi bize bir şeyler anımsatır. 90’lı yılların başında, BM Barış Gücü bünyesinde görev yapan üç İngiliz asker tarafından tecavüz edilmişti. Suçlu olmadığını düşündüğü için olanları kocasına anlattı. Kocasından şiddet gördü, aşağılandı. Kocası ailesine leke düşürdüğünü düşünüyordu.
TAMAMIKadın Köyü

Yakmayı, Yıkmayı Sevmeye mi Başladık?

Çocukluğumda köyümün büyük bir kütüphanesi ve küçük bir halk evi vardı. Bizler büyürken o kütüphaneden öğrendik dünyayı. Daha ortaokul bitmeden klasiklerin çoğu bitmişti. Sonra birileri bir gün kütüphanemizi de, okulumuzu da yakıverdi. Suçu da köylüye yıktılar. Çünkü yakınında bulunan cami de tutuşmuştu. Okul ile kütüphaneyi kimse dile getirmedi, ama ‘Cami yakan köy’ diye dile düşürdüler. Köylüyü yıllarca horladılar, aşağıladılar. Benim köyüm hâlâ haritada görünmüyor nedense. Yok, sayınca yok olur mu? Olmuyor, aksine ateşböceği misali parlıyor.
TAMAMIYakmayı, Yıkmayı Sevmeye mi Başladık?

Can Şenliği (Datça Edebiyat Günleri)

“Dünyanın hiçbir yerinde yıldızlar insana bu kadar yakın değildir. Datça’da uzansan dokunacağını sanırsın” demiş Cevat Şakir Kabaağaç. Arkadaşım Özlem, durmadan çağırıyordu; “Bir hafta sonu atla gel” diye. Birden karar verip Datça’ya vardım. Bir de baktım ki, her yer Can Yücel’in fotoğrafları ve ‘Datça Edebiyat Günleri’ afişleriyle dolu. İki gün sonra başlıyor. O denli sevindim ki sormayın. Hep isterdim, ama denk gelmezdi, ‘Eşek sekiz yük dokuz’ olayı. 12- 13- 14 Ağustos günleri dolu dolu edebiyat, dolu dolu Can Yücel’di.
TAMAMICan Şenliği (Datça Edebiyat Günleri)

AŞK YAĞMURU

Bugünlerde Antalya’nın havasında portakal çiçeği kokusu savruluyor. İnsanın başı dönüyor. Sabah bu güzel kokuyu ciğerlerine doldurunca, bütün sıkıntıları kovabilecek, sorunları çözebilecek, hatta krizi bile alt edebilecek denli güçlü duyumsuyor insan. Bu, mevsimin ve bahar kokusunun gücü.
TAMAMIAŞK YAĞMURU

BİR YILDIZ KAYDI

Sıcak yazların, ılık gecelerinde, sırt üstü yatıp lacivert gökyüzünü gözlerken, ne denli mutluysam, bir yıldız kayıverince de o denli mutsuz olurum. Sanki o yıldız mavi göğünden istemeden ayrılmış, birden bire vatansız kalmıştır. Sevdiklerinden ayrılmıştır benim için. Ayrılmak sözcüğü bile yeter duygulanmama. Hele geri dönüşsüz ayrılıklar daha da acıtır içimi. Ama bir de ölümsüzler var ki, onlardan ayrılmak, onları unutmak, ölümlerinden bahsetmek sadece komik olur. Onlar ölmezler. Yalnızca görevi devrederler. Ama yaşamayı sürdürürler. Artık onları öldürmeye kimsenin gücü yetmez.
TAMAMIBİR YILDIZ KAYDI