Titrek sahillere güneş doğunca,
Gözlerim, görünmez dağları selamlar...
Buruşur elimde bir sarı gonca,
Ruhuma bir çamın şebnemi damlar Ömer Bedrettin Uşaklı
“Beyaz Adam, anası dünyaya ve kardeşi gökyüzüne sanki satın alınabilen veya yağma edilebilen bir mal gibi, koyunlara ve parlak boncuklara davrandığı gibi davranır. Onun bu iştahı ve hırsı bir gün dünyayı yiyip bitirecek ve geriye sadece çorak bir çöl bırakacaktır.” Kızılderili Reis Seattle
Yeğenim Alpay, “Dayı, hafta sonu hazır ol. Karlık Dağları’nda ışkın (Biz Gündüzbeyliler eşkın ya da eşgın, deriz) toplayacağız” diye haber verdiğinde, inanın çocukların bayramı beklediği gibi heyecanını duymaya başladım. Adeta iple çekiyordum, gideceğimiz günü…
Şimdiki çocuklar, hele özellikle Büyükşehirlerde yaşayanlar dünyayı bir monitör arkasından gördükleri görüntülerden ibaret sanıyorlar. Sanki online bir oyunun parçası gibi bir hayat yaşıyorlar.
Derginizi / mizi ilk çıktığı günden beri alıyorum. Önce küçük boy ve her ay olan şekil, daha sonraları öncekine nazaran daha büyük boyda ve üç ayda bir (bazen beş ayda bir) yayınlandı.
Aylardan nisan, nisanın da ortası yani güney de yaz başladı başlayacak… Bahar mevsimi pek yaşanmaz güney illerinde ya yazdır mevsim ya da kış, ya sıcak bunaltır sizi ya da nemden kaynaklı soğuk içinize, iliklerinize işler… E yaz demek tabi ki balık demek deniz demek…
Ben küçük ama içinde kocaman güzellikler saklayan bir cennetten, Şirince’den bahsetmek istedim. Gerçi müdavimleri zaten biliyor her sene ziyaret ediyorlardır ancak bilmeyen çok fazla kişi olduğunu düşünüyorum. Bir turizmci olarak en önemlisi ülkesine hayran birisi olarak sizlere tavsiyem kesinlikle ölmeden Şirince'yi görün, gezin havasını içinize çekin, şarabından için, gecenin sessizliğini, gökyüzünde yıldızların dansını izleyin...