Yörük Köylü Primadonna

Yıl 10 Ekim 1928. Safranbolu / Yörük Köylü Hasanzade İbrahim bey ile Polonyalı aristokrat bir ailenin kızı Alexandra Angela Minakovska’nın İstanbul Polonezköy’de bir kız çocuğu olur. Ayşe Leyla… Ailenin soy ismi daha sonra Çeyrekgil olacak anne ise eşi İbrahim Bey’in ölümünden sonra Müslüman olup Atiye ismini alacaktır…

Ayşe Leyla Çeyrekgil ‘in evlenince soy ismi Gencer olur. Leyla Gencer 20. yüzyılın en önemli sopranolarından birisi olur ve ismini tüm dünyaya duyurur. Batı ülkelerinde ‘La Diva Turca’, ‘La Gencer’, ‘La Regina’ olarak ün yapar…

Batı ülkelerinin La Diva’sı Leyla Gencer, 10 Mayıs 2008′de Milano’daki evinde kalp ve solunum yetmezliğine bağlı olarak hayatını kaybeder. Leyla Gencer’in Milano’da Majno Caddesi’ndeki evinde, tabutunun kiliseye taşınmasından önce bir imam tarafından aile bireylerinin katılımıyla dua merasimi yapılır… Leyla Gencer’in cenazesi 12 Mayıs günü Milano’da La Scala Operası’nın Santa Babila Kilisesi’nde düzenlenen kalabalık bir törenden sonra vasiyeti doğrultusunda krematoryuma götürülerek yakılarak külleri daha sonra İstanbul’a getirilir. Kendi vasiyeti gereği küller, 16 Mayıs günü Dolmabahçe Sarayı ile Dolmabahçe Camii arasındaki yapılan bir törenden sonra Dolmabahçe açıklarında Boğaz sularına dökülür…

Gencer bir röportajında ‘Müslüman ve oryantal bir altyapıdan geliyorum’ demiştir. Babasının sonsuz hoşgörüsü ile yetişen Gencer, her konuda ve seçimlerinde özgür bırakılmış olmasına rağmen köklerini ve ailesini hiç unutmamıştır. Siyah saçlı, iri siyah gözlü Primadonna’ya köylüleri de vefasızlık yapmamış ona sahip çıkmış ve köylerindeki bir sokağa Leyla Gencer’in ismini vererek Leyla Gencer Sokağı yapmışlardır. Şimdi ise; Leyla Gencer Müzesi’nin yapımı için uğraş vermekteler…

Leyla Gencer’in büstü, Safranbolu Kaymakamlığı’nın düzenlediği Leyla Gencer Sanat etkinlikleri çerçevesinde, Çeyrekgillerin evinin önüne törenle konuldu. Umarım bu hepimizi mutlu edecek bir etkinlik olur ve keşke Leyla Gencer Müzesi yapıldıktan sonra büstü önüne koymuş olsalardı dedirtmez. Belki de iyi olur, müzenin yapım işlemleri hızlanır. Herhalde bu etkinliğe destek veren yetkililer, yılların yükü ve ilgisizliği ile yıkık dökük olmuş bir konağın önünde yeni bir büst istemezler diye düşünüyorum. Ya sizce?