Turumun ilk günü. Her ne kadar İstanbul olarak (sembolik) görünse de turuma Edirne / Uzunköprü’den başlıyorum. Daha çok, İstanbul trafiğini çekmek istemediğimden…
Stajım bitiyor. Adana’dan Kocaeli’ye geçiyorum. Malzemelerimi toplayıp Edirne’ye geçiyorum. Oradan da yola çıkıyorum.
Bu tur, her nedense diğerlerine rağmen daha hüzünlü geçiyor. Sınır dışına çıkmaktan olsa gerek… Daha fazla hüzün yüklemeden çıkıyorum yola, kaçarcasına.
Akşama doğru varıyorum sınıra. Kapıkule Sınır Kapısı’nı dahi görmek ürkmeme yetiyor artıyor bile. Çıkmadan ailemle son defa görüşüyorum ve öbür tarafa geçiyorum.
Neyse ki sınırda sorun yaşamıyorum. Yeşil pasaportlu olmamın da avantajı var sanırım. Sınırı geçer geçmez ilk minik şehir, Svilengrad. Yaptığım plana göre burası ilk konaklayacağım yer. Ama nerede?
Yol ayrımını geçiyorum fakat geri dönüyorum Svilengrad’a. Girer girmez sağdaki tır parkı denen bir yere giriyorum. Kimseler yok bu parkta. Sadece yaşlıca bir amca… İki tane eniği var. Havlıyorlar. Bizim amca oralı bile değil. Daha fazla dayanamayıp giriyorum içeri. Çadır kurmak istediğimi söylüyorum. Amca yok diyor, ikna edemiyorum. Hayda… Olmadı şimdi bu! İlk günden darbe yiyorum. Amcayla çat pat İngilizcemle, onun da çat pat Türkçesiyle anlaşıyoruz. ‘Komşu’ deyince adamcağız rahatlıyor ve ‘no problem’ lafını duyuyorum. Koşup alnından öpesim geliyor ama sonra ‘Sakin ol Can’ diyorum. Hemen çadır kuracağım yeri gösteriyorum. ‘ok’ diyor. Rahatlıyorum.
Çadırımı kuruyorum hemen. Taa Edirne’den aldığım poğaça ve meyve suyunu yiyip, içiyorum.
Endişe içinde uyuyorum. Gece bir iki tırın geldiğini duyuyorum. Yarı uykulu yarı uyanık devam ediyorum.
Sabah 07.30’da ayaktayım. Güneş çadırımı kavurmadan ayağa kalkıyorum. Çadırımı toplarken amcam yanaşıyor yanıma. Beni uğurlamaya gelmiş. İlk günden ne beklerken ne buluyorum? Çok hoşuma gidiyor bu durum.
Bisikletimi, malzemelerimi kurcalıyor. Nasıl olduklarına bakıyor. İlgiyle izliyorum. Malzemeleri bisiklete yüklerken izliyor beni. Daha da hoşuma gidiyor. Fotoğraf çektirmek istiyorum bu güzel insanla. Amcam ‘no, no’ diyor ama içimde kalıyor ne yalan söyleyeyim. ‘Güle güle’ deyip yola çıkıyorum. Bu taraflara olurda yolum düşerse, bu adamı ziyaret ederim arkadaş. Sevgiyle…
İstanbul – Paris Bisiklet Turu (17 Ağustos – 09 Ekim 2013)
Can Beydoğan