Yavru Balıkların Suyu Isındı

Durban’daki iklim değişikliği görüşmelerinin bitmesiyle gene içimizi bir hüzün kapladı. Kuzey kutbu hızla erimeye devam ededursun, hükümetler harekete geçmeyi hala erteliyor.

Bir değişiklik yapıp konuyu bir de denizler açısından değerlendirelim. Denizler karbon salımları için doğal bir tampon oluşturuyor, insanların karbon salımlarının yaklaşık üçte birini denizler emiyor. Fakat yükselen sıcaklıklar denizlerin karbon emebilme kapasitesini ciddi oranlarda azaltıyor. Denizlerin kimyası değişiyor, asit oranları giderek artıyor. Deniz canlıları; gerek bitkiler, gerek hayvanlar olumsuz etkileniyor.

Denizlerimizi düzgün ve etkili bir şekilde yönetmek, canlı tutmak atmosferdeki CO2 yoğunlaşma seviyelerini de doğrudan etkileyeceğinden iklim değişikliğinin de ne hızla meydana geldiğinde belirleyici olacak. Denizlerin iyi yönetimi konusuna avlanma yöntemleri ve yoğunluğu da dahil!

Ekosistemde her şey birbirine bağlı

Balık türlerinin yok olması sadece insan tüketimi açısından olumsuz bir durum olmakla kalmayıp, doğadaki dengeleri değiştirir. Denizlerimize dört bir yandan farklı şekillerde saldırıp, deniz canlılarını gezegenimizden kendi ellerimizle yok etmemek adına kampanya çağrımızı yineliyoruz.

Yavru balık avlamayın, satmayın, tüketmeyin. Hatta satıldığını gördüğünüz yerde ısrarla 174‘ü aramaya devam edin. ‘Çok güzel çinekopum var abla’ cümlesini de, yavru balığı da yemeyin.