Otobüsten indiğim yer hem garaj hem de oteldi. Vahid Khan da yanımda, çantamı taşımama yardım ediyordu. Hemen Ali Mansoor’u aradım. Ne yapacağıma karar vermeliydim. Otele yerleşmek istemiyordum. Telefon önce cevap vermedi. Tekrar aradığımda karşıdan gelen ses Ali’nin kardeşi olduğunu, Ali’nin şu an İran’da olduğunu, Tahran’da iş için bulunduğunu söylediğinde doğrusu hayal kırıklığıydı hissettiğim. Düşündüğüm, hayal ettiğim gibi olmamıştı. Alauwedi’yi arayabilirdim ama Peştun Köyü’ne bir girersem bir daha beni zor bırakırlardı, biliyordum. Aslında herkesi özlemiştim. Ve tekrar görmek için bu bir fırsattı ve kim bilir buralara bir daha ne zaman gelirdim!