Bilimsel buluşların hız kazandığı 18. yüzyıldan itibaren önce ihtiyaçlar hegemonyasında bir oynama meydana geldi. Hızla gelişen sanayi toplumu ile birlikte ihtiyaç saydıklarımız, dayatılan ve benimsetilen yeni ihtiyaçların yanında ilkel kaldı.
Daha fazla ve hepsini kendine istemeye odaklanan toplumlar; üretim ağında ki adaletsiz dağılıma ön ayak oldu, yaratılan dengesizliğe karşı ise dünya kaynaklarının artık yetmediğini savunuyordu.
Yaklaşık 4,5 milyar yıl önce oluşan,üzerinde her tür büyüklükte ve sayıda canlıyı barındırmış olan gezegenimize son 300 yıldır sığamıyor insanoğlu. Bitmeyen ihtiyaçlarının gezegen için en tehlikeli hale geldiği enerji ve gıda sistemi acil müdahale yapılmazsa çökmek üzere. Karanlığa doğru giden enerji sisteminin en karası da geçmişte çok büyük umutlar bağlanmış, halk arasında, ‘kara elmas’ ismiyle bilinen; kömür.
İlk kullanımı milattan önceye dayanıyor, elektrik ve ısınma için hem ucuz hem de ulaşılması daha kolay, diye bilinir,en büyük yanlışların başı da bu. Hakkında bilimsel açıklamalar yapan bir çok uzmanın tam da bu açıklamaları nereden ve neye odaklanarak yaptıklarına bağlı bilinenler. Canlı yaşamlarını ve devamlılığını ilke edinerek, fosil yakıtlara karşı tutum sahibi olan çevrecileri, bugün Çin’in ülkeler arasında ki konumu acı bir şekilde haklı çıkarıyor.
Kömürün ilk kullanım alanı Çin. 2008 Dünya Olimpiyat Oyunları ‘nın ev sahipliğini yapacak iken, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlenmiş olduğu oranların 7 katı hava kirliliğine sahip olduğu açıklandı. Gelen yabancı sporcular hava kirliliğinden etkilenmesinler diye olimpiyatlar ertelendi. Şartları biraz daha iyileştirebilmek adına tam 2 milyar otomobilin trafiğe çıkmasını yasakladı Çin. Peki bu derece hava kirliliğine sahip olmasının sebebi ne?
NASA yayımladığı fotoğraf ile konuya açıklama getirmiş; Kirliliğin sebebi havaya asılı PM10-PM2,5 adı verilen patiküller. Toz, is ve sudan oluşan bu partiküller is, yakıt veya kömürün yakılması ile havaya karışıyor. 10 mikrometre boyunda ki partiküller solunduğutakdirde başta kanser olmak üzere bir çok akciğer hastalığını tetikliyor.
Çıkarılması, taşınması ve yakılması aşamalarında içine; patlamalar, zehirlenmeler, ölümcül hastalıklar, tahribatı önlenemeyen ve iyileştirilemeyen yıkımlar alan, kocaman bir tehlikeler zinciri kömür. Ona ulaşmaya çalışırken, geleceğin bireylerinin sağlıklı bir dünyada yaşama hakları da ellerinden alınıyor. Birim maliyeti hesaplanırken, sosyal maliyeti göz ardı ediliyor. Kömür ucuz.
Hep birlikte soralım; Gerçekten bu kadar ucuz mu insan yaşamı?
Yazı: Ezgi Yazgülü, fotoğraflar: Greenpeace