Yıllardır, çayımı şekersiz içerim. Hem tadına varırım, hem boş kalorisinden uzak kalırım. Her yıl kullanmadığım eşyaları, dolabımdan uzaklaştırırım birer birer. Kitaplarım, dergilerim, filmlerim başka dostlarla buluşur. Yerine az ve öz yenileri gelsin diye…
Boşa geçen zamanlar da azaldı, boşa harcanan paralar gibi. Gözyaşlarınızı, kafaya taktıklarınızı da azaltmanız gerekiyor. Kıyafetleri, kuruntuları azalttığımız gibi. Televizyon izlemeyi azaltalı çok oldu zaten. İş gereği olmasa, bilgisayar başında da bu kadar oturmasak. Azalttığımız en önemli hedef mi? İnsanlardan beklentilerimiz, tabi ki!
Bırakmalı,
Şikâyet etmeyi, çekingenliği,
Başkaları için yaşamayı, yapamam düşüncesini,
Olumsuz düşünmeyi, olumsuz kelimeleri,
Surat asmayı, ön yargıyı,
Herkesi eleştirmeyi ve düzeltmeye çalışmayı,
Rezil olma korkusunu, mazeret üretmeyi…
Çoğaltmalı,
Gülümsemeyi, sevmeyi,
Olumlu düşünmeyi, dua etmeyi,
Şükretmeyi, ayaklarımızın toprakla temasını,
Selam vermeyi, teşekkür etmeyi,
Renkli giyinmeyi, iyi hissettiren müzikleri dinlemeyi,
İçtiğimiz su miktarını,
Çocuklarla geçirdiğimiz vakti,
Kedileri mıncıkladığımız, köpekleri okşadığımız anları,
Kitap okumayı, güzel söz söylemeyi,
Hayal kurmayı,
Daha çok rüyayı, hayra yormayı…
Öneriler, uygulananlar, belki de hiç yapılamayacak olanlar,
Liste uzar, gider.
Vazgeçmediklerimden biri,
Ve mırıldanırım, en sevdiklerimden:
“Eğer bir masal perisi, girerse rüyalarına…”
Metin: Deniz Can, fotoğraf: İsmail Şahinbaş
21.06.2016