Son dönemde internet ortamında yayınlanan çeşitli konulara açıklık getirmek üzere TEMA Vakfı tarafından bilgilendirme notu hazırlanmıştır.
TEMA Vakfı, çevre konusunun ne halkın ne de iş dünyasının bugünkü kadar gündeminde olmadığı bir dönemde, 11 Eylül 1992 tarihinde 30 işadamı tarafından erozyon ve çölleşme ile mücadelenin gerekliliğine dikkat çekmek ve bu mücadelenin bir devlet politikası haline gelmesine katkı sağlamak üzere kurulmuştur. TEMA Vakfı bu süre içinde Türkiye’de sivil toplumun gelişmesi ve çevre koruma adına önemli ilklere imza atmış, öncü olmuş, yöntemler geliştirmiş, bazen eleştirilmiş, bazen alkışlanmış, ama hiçbir zaman doğanın korunması yönündeki ilkelerinden ödün vermemiştir.
Bir sivil toplum hareketi olan TEMA Vakfı’nın en büyük başarısı, 19 yılda ülkemizin en uzak noktasındaki köyünden, en merkezdeki kentine kadar, başta topraklarımız olmak üzere doğal varlıklarına sahip çıkan, koruyan gönüllülerinden oluşan büyük doğa koruma çemberidir. Ülke genelinde sayıları 400 bini aşan ve her geçen gün artmakta olan kendini doğaya adamış TEMA gönüllüleri Minik TEMA’sından, İl Temsilcisi’ne kadar, doğal varlıklarımızın korunması için çalışır, çevresel sorunların çözümü için yasal her yolu yılmadan dener, inisiyatif alır, yapıcıdır, doğruları söylemekten çekinmez. Gönüllüler ve temsilciler doğa sorunlarına karşı yüksek duyarlılık gösterir ve her daim çözüm odaklıdır.
TEMA İl Temsilcilerinden iki kişi her yıl Vakfın Yönetim Kurulu üyeliğine seçilir, yılda iki kez düzenlenen Mütevelli Heyeti toplantılarına ve tüm Yönetim Kurulu toplantılarına katılarak gönüllüleri temsil eder, TEMA Vakfı’nın strateji ve çalışmalarına yön verir.
Ana faaliyet alanı ‘Toprak’ olan TEMA Vakfı, Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu, Bilim Kurulu ve gönüllülerinden aldığı bilgi ve güçle, 1995 yılında Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu, 1998 yılında Mera Kanunu ve 2005’te de Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunları’nın kabulüne katkı sağlamıştır. Vakıf halen bilim adamları ve uzmanların desteği ile Su Yasası Tasarısı üzerinde çalışmaktadır. TEMA Vakfı, su varlığımızın hoyratça, doğanın yaşam hakkı gözetilmeden kullanılmasına karşı çıkan, her kesimden doğa gönüllüsünün içinde yer aldığı Türkiye Su Meclisi’nin kurucu üyesidir.
TEMA Vakfı’nın enerji konusundaki görüşleri son derece açık ve nettir, bunu defalarca açıklamıştır. Bir kez daha altını çizmek gerekirse; ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin karşılanması ve bu konuda dışa bağımlılığın azaltılması acil ve çözülmesi gereken bir sorundur. Ancak, doğayı ve bölge insanını gözetmeden sadece en kısa sürede enerji üretmeyi hedefleyen girişimler sorunu çözmeyeceği gibi daha da büyüklerinin peşi sıra gelmesine neden olacaktır. Mevcut yöntem ve uygulamalar ile inşa edilen nehir tipi hidroelektrik santraller bu halleriyle endişe vericidir.
Suyu ‘kaynak’ değil ‘varlık’ olarak nitelendiren TEMA Vakfı’nın, HES’lere karşı çıkışı ve mücadelesi 1997 yılında Çamlıhemşin Fırtına Deresi’nde koyduğu tavır ile uzun zaman önce başlamıştır ve halen de devam etmektedir. TEMA Vakfı temsilci ve gönüllü sorumlularının HES’lerle ilgili, Rize İkizdere’den Muğla Yuvarlakçay’a, Antalya Saklıkent’ten Erzurum İspir’e kadar değişik bölgelerde verdikleri mücadele örnek alınacak niteliktedir. Rize Temsilcimiz İkizdere başta olmak üzere Karadeniz’in diğer vadilerindeki HES’lerle ilgili senelerdir mücadele ederken, Muğla Temsilci Yardımcımız Yuvarlakçay’ı Koruma Platformu ile birlikte Yuvarlakçay üzerine kurulması planlanan HES’i engellemiştir. Gönüllülerimizin HES’lerle ilgili çalışmalarına TEMA Vakfı Onursal Başkanı Hayrettin Karaca da dâhil olmuş ve Yuvarlakçaylılar’ın direnişine yanlarına bizzat giderek destek olmuştur.
Tüm canlılara yaşam veren suyun sadece enerji kaynağı ve ticari bir ürün olarak görülmesinden büyük rahatsızlık duyan TEMA Vakfı, HES konusunda Bilim Kurulu tarafından hazırlanan raporu, Cumhurbaşkanı, Başbakan, tüm parti başkanları, milletvekilleri ve Çevre ve Orman Bakanlığı yetkililerine göndermiştir. Öncelikle HES projeleriyle ilgili politika ve uygulama esasları belirlenirken projelerden etkilenen halkın ve STK’ların görüşünün alınmamış olması, bugün ülke genelinde yaşanan sorunların temel nedenidir. Projeler hazırlanırken göz ardı edilen diğer bir önemli unsur da yöre halkı ile flora ve faunanın suya olan ihtiyacının doğru değerlendirilmemesi ve havza yönetiminin bütüncül ele alınmamasıdır. HES’lerle ilgili belirsizlikler ve sorunlar çözülmeden bu projelerin yapımına devam edilmesi geri dönülemez felaketlere neden olabilir.
TEMA Vakfı’nın kurucuları işadamıdır. Ancak Mütevelli Heyeti’nde ve Yönetim Kurulu’nda işadamları yanında bilim adamları, akademisyenler, uzmanlar, eğitimciler, TEMA Vakfı il temsilcileri, gazeteciler gibi değişik meslek gruplarını temsil eden kişiler de yer almaktadır.
Loç Vadisi’nde HES inşa etmek isteyen ORYA Enerji’nin sahibi, 19 yıl önce TEMA Vakfı’nı kuran 30 işadamından biridir ve kurucu üye olmasının gereği, Vakfın Mütevelliler Heyeti üyesidir. Vakfın Mütevelli Heyeti üyeleri veya Yönetim Kurulu üyelerinin bazılarının ticari faaliyetlerinin olması Vakfın, görüşlerini etkilemez, etkilemesine izin verilmez. Ayrıca Vakıf birlikte proje uyguladığı kuruluşların sözcüsü veya savunucusu değildir. TEMA Vakfı, HES’lerle ilgili görüşünü çok önce açıklamış, kısa bir süre önce Loç Vadisi’ndeki HES Katliamı’na karşı olduğunun altını bir kez daha çizmiştir.
TEMA Vakfı aynı şekilde Erzurum İspir Aksu’da yapılmak istenen HES’e de karşıdır ve bu konuda mücadelesini sürdürmektedir. Ülke genelinde 2 binden fazla HES projesi uygulanmak istenmektedir ve TEMA Vakfı doğayı zarar veren tüm HES projelerine karşıdır.
TEMA Vakfı, faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için çeşitli işbirlikleri yapmaktadır. Revan-Su bunlardan biridir. Vakıf, bu firma ile ortak değildir. Logo kullanım işbirliği çerçevesinde Vakfa bağış yapılmaktadır. Bu işbirliği kapsamında Vakfımız Revan Su’yu kaynağından itibaren düzenli aralıklarla kontrol etmekte, laboratuarlarda analiz yaptırmaktadır.
TEMA Vakfı, doğayı koruma adına açtığı ve müdahil olduğu 66 davayı kazanmıştır. Örneğin Manisa İli Çaldağ Mevkii’nde kurulması planlanan nikel maden işletmesi 102, 225 ve 226 sayılı orman tahsis kararlarının iptalleri için açılan davaların üçü birden kazanılmıştır. Manisa Turgutlu Çaldağ’da nikel madeni işletme hakkını alan İngiliz European Nickel Madencilik, çiftçisinden sanayicisine, siyasetçisinden hukukçusuna, akademisyeninden sivil toplum örgütlerine kadar tek yürek olan halkın mücadelesi ve direnişi karşısında pes etmek zorunda kalmıştır. Ayrıca, Çevre Düzeni Planları takip edilmekte ve çevre sorunlarının daha yaşanmadan çözülmesi adına gerekli itirazlar yapılarak düzeltilmesi sağlanmaktadır.
Ülke genelinde 149 örnek nitelikte kırsal kalkınma, biyolojik çeşitliliği koruma ve ağaçlandırma projesi uygulayan TEMA Vakfı, bugüne kadar başta halkımız olmak üzere destekçileri sayesinde 8 milyonu aşkın fidan dikmiştir. TEMA Vakfı’nın başta ağaçlandırma olmak üzere tüm faaliyetleri, çevrenin ve doğal varlıkların korunmasına ve bilinç oluşmasına yöneliktir.
‘Vatan Toprağı Kutsaldır, Kaderine Terk edilemez’ görüşüne gönülden bağlı olan TEMA Vakfı, hiçbir siyasi ya da ekonomik gücün etkisi veya baskısı altında olmamıştır, olmayacaktır. Maden Yasası’ndan, orman vasfı kaybettirilen 2/B orman alanlarının satışına, tarım alanlarının, meraların amaç dışı kullanımından, Tabiatı Korunma Kanunu’na kadar çok sayıda çevresel konu TEMA Vakfı’nın gündemindedir. TEMA Vakfı, gerek tek başına gerekse bu konuda mücadele eden kişi ve kurumlarla birlikte doğa için çalışmaya inançla devam edecektir.
Saygılarımızla;
Toprağına Sahip Çık!
TEMA Vakfı
Fotoğraf: İsmail Şahinbaş