Junichi Sato and Toru Suzuki, ya da kendilerine verilen tanım ile “Tokyo İkilisi”, 15 Şubat’ta hırsızlık ve zimmete geçirme suçlarından yargı önündeler. Ancak geçtiğimiz iki yıl gösterdi ki artık bundan çok daha fazlası masaya yatırılmış durumda. Yozlaşmış hükümet oyunlarından Japonya’nın uluslararası hukuka aykırı tavrına, ifade özgürlüğünden bireysel protesto hakkına ve binlerce balinanın ticari amaçlarla öldürülmesine dek hepsi bu davada masaya yatırılıyor… Ve henüz bir yargı kararı alınmadan önce, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi (UNHRC), davalıların kamuoyunu ilgilendiren bir skandalı ortaya çıkarma girişimlerine karşılık, Japon adalet sisteminin insan haklarını ihlal ettiğine dair görüşünü bildirmiştir.
Japonya’nın ‘Tokyo İkilisi’ne karşı tavrı, tam anlamıyla bir katalog doldurabilecek kadar başarısızlıklarla dolu – öyle ki Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin ‘Keyfi Tutuklamalar’ Çalışma Grubu tarafından özellikle ve resmi olarak kınanarak, uluslararası hukuk ve anlaşmalara ve kendi yerel kanunlarına bağlı kalmaları istendi.
Skandal
2008’de, Junichi ve Toru, hükümetin de dâhil olduğu ve vergi mükelleflerinin parası ile finanse ettiği balina avcılığı endüstrisindeki bir skandalı ortaya çıkardılar. Bulduklarının arasında zimmete balina eti geçirme yolsuzluğu da vardı. Tokyo Bölgesi Savcılığı bir soruşturma başlattı, ama Junichi ve Toru’nun tutuklandığı gün soruşturmayı da durdurdu!
İki eylemci 23 günü hiçbir suçlama yapılmadan olmak üzere, 26 gün boyunca gözaltında tutuldular – bu süre içinde sık sık iskemleye bağlanarak sorgulandılar, üstelik bir avukat bulundurmalarına izin verilmeden. Şu anda her onurlu vatandaşın yapması gerekeni yaptıkları – bir yolsuzluğu ortaya çıkardıkları – için 10 yıl hapis cezası ile yargılanıyorlar. Ancak burada yalnızca Junichi ve Toru’nun özgürlüğü değil, aslında barışçıl bir şekilde araştırma yapma, yolsuzlukları ortaya çıkarma ve yetkililer ile bu uğurda karşı karşıya kalma ve bunu cezalandırılma korkusu olmadan yapma hakkı yargılanmakta.
Son derece anlamlı BM hükmü
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin Keyfi Tutuklamalara yönelik Çalışma Grubu Aralık ayında Japon Hükümeti’ne, Junichi ve Toru’ya davranışlarının İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin ve Sivil ve Politik Haklar Sözleşmesi’nin en az beş maddesini ihlal ettiğini bildirdi. Grup ayrıca aşağıdaki gerçekleri de göz ardı etmedi:
—Sato ve Suzuki, vergi mükelleflerinin parası ile finanse edilen balina avcılığı endüstrisindeki yolsuzluk suçunu ortaya çıkarmanın bütün kamuoyununun yararına olduğu düşüncesi ile eylemlerini gerçekleştirmişlerdir.”
—Junichi ve Toru kendi istekleri ile polis ve Halk Savcılığı ile işbirliği yapmaya çalışmışlar ancak bu işbirliği kabul edilmemiştir.”
—Hükümet hiçbir geçerli bilgi sunmamıştır; örneğin Junichi ve Toru’nun çevre eylemcisi olarak yaptıkları eylemin, yürüttükleri soruşturmanın, topladıkları kanıtların veya resmi soruşturma açılabilmesi için yetkililere verdikleri yardımın detayları hakkında bir bilgi verilmemiştir.”
tCategoryID
ClassID 㿿 Priority
Header 㿿 Spot 㿿 SpotImage 㿿 SpotFlash 㿿 SpotVideo 㿿 SpotMusic 㿿 Content an barışçıl eylemlere katılma haklarına Adalet Sistemi tarafından saygı gösterilmemiştir.” Buna bağlı olarak, Çalışma Grubu, hükümetin İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 18,19 ve 20. maddelerini ve Uluslararası Sivil ve Politik Haklar Sözleşmesi’nin 18 ve 19. maddelerini ihlal ettiği sonucuna vardı. Ayrıca, Sato ve Suzuki’nin adil süreçlerin işlendiği bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanmadan önce tutuklanmalarına yönelik mücadelelerinin reddedildiğine hükmederek, davanın kalanının adil olmasını talep etti.
Balina avcılığı yargı önünde
Bu davanın politik bir motivasyon içermesi kararı bir önceki Japon hükümeti tarafından verilmişti. Yeni yönetim ise BM’in görüşünden dolayı yaşadıkları utancı, davanın adil ve uluslararası hukuk standartlarına uygun yürütülmesinden emin olarak düzeltebilir. Hatta Junichi ve Toru tarafından en başta getirilen iddiaları yeniden değerlendirmeye almalıdır.
Başbakan Hatoyama liderliğini gösterdi bile. Kopenhag’da iklim değişikliğine karşı inançlı harekete destek verdi. Şimdi insan hakları konusunda dünya lideri olarak görülme fırsatı var – söz konusu yolsuzluğu yargı karşısına çıkararak, bunu kamuoyuna duyuran onurlu iki adamı değil.