Sofya Bir Başka Yahu…

sofya-8

Sofya tren garı biraz şehrin yukarısında. Hemen atıyorum boşa, iniyorum merkeze. Biraz gezindikten sonra hostel aramaya başlıyorum. Az ilerde taksicileri görüyorum. İngilizce soruyorum tabiî ki ama amcalar Türk çıkınca kendimi zor tutuyorum. Söylediğimi anlamıyor, arada Türkçe yağdırıyor, hemen yanındakine soruyor. Ben ısrarla devam ediyorum İngilizceye. Az bir Türkçe çıksa ağzımdan, beni oraya gömerler herhalde, bizi ne diye uğraştırıyorsun diye. İşte böyle. Fukaranın fukaraya yaptığı zulüm gibisi yok!

sofya-7

Hosteli bulup yerleşiyorum. Kimin eli kimin cebinde, hobaa… Ben Türk’üm arkadaş. Mezhebim bu kadar geniş değil!

Duşumu alıp insana benzedikten sonra fotoğraf makinemi alıp gezinmeye başlıyorum Sofya’yı. Ha bu arada warmshowers denilen bir siteden birini bulup not etmiştim, Teodor diye. Kelek yaptı. Ne aradı ne sordu! Paşa paşa 10 avroyu kaptırdık hostel teyzeye.

sofya-6

İnsanlar rahat yahu burada. Bunlar olmuş. Yani Avrupalı olmuş. Caddeler ışıl ışıl. Binalar ciddi anlamda bakımlı, sokaklarda… Kızlarını zaten hiç demiyorum, torna misali. Ama güzellik kavramı bir başkadır bak. Bunlar bakımlı olanlarından. Erkeklerde torna misali, tamam tamam, kabul.

sofya-5

Sofya hatunları böyle kavruk tenli, kabasakal kılıklı, parlak şortlu, parmak arası terlikli bir tip görünce bakmadan edemediler. Elimde değil. Malzeme bu. Malatya – Muş karışımı. Daha iyisine canım feda.

sofya-4

İnsanlar diyorum, gayet rahatlar. Bu sapkınlık, sapıklık anlamında değil elbette. Dilediğini giyinebilen, gönlünce gülebilen, gayette saygılı insanlar şehriydi Sofya. Tüm o önyargılarımı kırıp geçirdi. Meğer ne de meraklıymışız dar kalıplarımıza gömmeye insanları. Fersah fersah ötedeler. Kim barbar, kim medeni tartışadurun, ben Üsküp’e yol alayım.

sofya

İstanbul – Paris Bisiklet Turu (17 Ağustos – 09 Ekim 2013)

Can Beydoğan