Her gece sabaha dek kol bastı oynar. En hızlı dansları sırayla dener. Şarkı söyler, türkü çığırır. Yüzüne fırlatılan şişeleri, naylon poşetleri, sabaha dek bize geri fırlatmak için çalışır durur. Yine de aklımızı başımıza getirmeye yetmez, onun verdiği ders. Kumsal, sigara izmariti, kırılmış ve kumun içine saklanmış cam şişeler, kirli poşetlerle doludur. Bütün bunlara karşın bize darılmaz, bir gün kendisini anlayacağımız umudunu hiç yitirmez. Gece ne denli öfkeliyse, sabah da o denli sakin, yeni uyanmış bir bebek gibi yumuşak ve uysaldır Akdeniz. O zaman sıra bizlere gelir, atlarız koynuna, sarar sarmalar. On dakika yüzdükten sonra ne stres kalır, ne yorgunluk, oldukça zinde güne başlarız. İşte o an ne denli şanslı olduğumuzun farkına varırız.
Dün sabah böylesi bir güne başlamaktı niyetim. Türkü söyleyerek çıktım evden. Atladım denize. Karşıda mor dağlar henüz uyanmamıştı. Martılar, sanırım kahvaltı sofrasındaydı. Bu yıl işletmeciler, şemsiyelerini denizin içine dek indirdi. Halka yer kalmadı. Cambaz gibi onların şemsiyelerinin arasından geçerek, kendimize yer buluyoruz. Öfkemizi biriktiriyoruz aslında, bize “Buraya havlunuzu seremezsiniz” demelerini bekliyoruz. Sol tarafımda bir grup orta yaşlı erkek de yüzüyordu. Ama ne yüzmek! Küfrün bini bir para. Herhalde böyle eğleniyorlardı. Yakınlarında olan kadınlar umurlarında bile değildi. Yüksek sesle bağıra çağıra, bol küfürlü bu eğlenceye kadınlar daha fazla dayanamadı. Orayı acele terk ettiler çaresiz. Ben şaşkınlık içindeydim. Genç olsalar bağışlardım, ‘Yaşamın acemisi onlar’ der geçerdim. Ama yarı yaşını almış da büyüyememiş olanlara diyecek sözüm yoktu. Ben de oradan ayrıldım.
Acaba onlara yaklaşıp ‘Günaydın’ desem, durum değişir miydi? Kadın – erkek birbirimize uzak durduğumuz için mi böyleyiz? İki cinsin arasındaki uçurum gittikçe büyüdüğü için mi? Bin bir soruyla döndüm evime, sabah giderken olduğu gibi mutlu değildim artık. İçimdeki türkü susmuştu. Sonra kendimi topladım ve kendime şu öğütleri verdim: “Birisi yolunuza gül yaprakları saçarken, sevmek ve nazik olmak kolaydır. Yolunuza gübre saçanları görünce, verdiğiniz tepki, yaşamla ne kadar barışık olup olmadığınızı gösterir.”