Bu devirlerden binlerce, eski devirlerden onlarca sene önce, toprakların henüz nice kez sınır değiştirmediği, adı sanı bilinmez kavimlerin güçlendiklerinde hüküm verdikleri, Nuh-Nebi’den kalma sayılabilecek devirlerden birinde, aşılması güç heybetli dağlarıyla, verimli uçsuz bucaksız ovalarıyla, türlü yaratılmış hayvanın bir daldan diğer dala atlayıp da hiç yere düşmeden onlarca yol kat ettiği sık ormanlarıyla, medeniyetlerin göz dikmeye başladığı, bazı fısıltılarda adının ‘Küçük Asya’ buyrulmaya başlandığı, Âdemoğlu’nu en sınır tanımaz düşlerini bile süsleyebilecek kadar büyüleyici güzellikte olan genişçe sayılabilecek bir coğrafya vardı.