SARHOŞ

Denizin üstünde büyük daireler çizerek, köpükten dalgalarla kol kola dansa başlıyor rakkas. Elbisesi gökkuşağı, kollarında gümüş, altın, bakır rengi bilezikler. Saçları tepesinde toplu, kocaman ateş kırmızısı güllerle taçlanmış. Martı çığlıklarına, kalbinin sesine, eşlik eden enfes Çigan ezgileri ile salınıyor durmaksızın…

Uzanıyor bir eliyle güneşe, söküp alıyor yerinden. Eli yansa da kızıl ateş topundan, varsın yansın…

Başının üstünde çeviriyor, sarılıyor sevinçle…

Bir adımla Uludağ zirvelerinde uçarcasına, heyecanları karları eritiyor. Karışıyorlar şelalelere, aynı coşkun ritimle göllere varıyorlar beraberce…

Yorgun düşüyor, güneş ve kız. Bir sevimli gölün üstünde uykuya yatırıyor, saçları kadar kızıl alevleri, elleri serin sularda…

Karanlıkla beraber, ateş böcekleri ve prens olmaya namzet onlarca kurbağanın çığlığında; en güleç ve parlak haliyle, ay gülümsüyor. Kamaşsa da gözleri, uykudan yorgun bedeni, teslim oluyor anında hoş geldin çağrısına.

Büyük beyaz küreyi kucaklıyor sevgiyle. Şarkısını ay için söylüyor. Bin bir gece masallarını, en hoş ninnileri, bir asır boyu paylaşıyorlar, sınırsız.

Kuşkusuz, korkusuz, şüphesiz…

Sabırla, zaferle taçlanıyor artık tüm yorgun rüyalar…

Küçük çadırına çekiliyor, rakkas.

Rengârenk, mis kokularla, limitsiz göletlerde…

Zilden, deften…

Şarapsız gecelerde.

Aşktan.

SARHOŞ…

Metin: Deniz Can, fotoğraf: İsmail Şahinbaş

11.08.2015