Osmanlının ilk başkenti İznik, Bursa’ya bağlı 85 km uzaklıkta bir ilçe. Tarihte dört kez başkent olmuş, dört medeniyete ev sahipliği yapmış tarihi ve antik bir şehir.
Yolculuğumuza Cumartesi gecesi başlıyor ve pazar sabahı günün ilk saatlerinde İznik’te göl kıyısında olmayı planlıyoruz. Fakat hava oldukça yağmurlu ve kasvetli. Hüseyin Hoca’nın yapmayı planladığı uzun pozlamayı hava şartlarından dolayı maalesef ertelemek zorunda kalıyor ve ilk köyümüze doğru yola çıkıyoruz. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuktan sonra Sansarak Köyü’ne geliyoruz. Köy kahvesinde odun ateşinde demlenen çayla, köyde bizim için yapılan peynir, ekmek, zeytin ve yörenin yetiştirmiş olduğu domatesle kahvaltımızı yapıyoruz. Bu arada yağmur hiç dinmek nedir bilmiyor ve hızını gitgide artırıyor. Fotoğraf çekmek bu yağmurda biraz zor gibi görünüyor. Ama yine de köyü gezmek ve görmek istiyoruz.
Sansarak, İznik ilçe merkezine 17 km mesafede bir köy. Otantik yapısını korumuş çok enteresan bir köy. Bu köyde eskilerde ‘Sarı Kısrak’ diye isimlendirdikleri kısraklar çok yaygınmış ve sarı kısrak adı zamanla değişerek ’Sansarak’ halini almış ve bu köye adını vermiş. Köy gerçekten görülmesi gereken bir yapıda, iki katlı, altı taş, üstü kerpiçten yapıları hala özelliğini koruyor. Köy fotoğraf için ideal bir yer…
Hüseyin Hoca’nın deyimiyle ”Bu evler yıllara karşı direnişinin izleri, daracık toprak ve tezek kokanan sokakları, sokakta oynayan çocukları, kalabalık nüfusu ve sıcakkanlı insanlarıyla özel bir köy.”
Köy halkı samimi ve çok sıcakkanlı ve aynı zamanda misafirperver. Sabahın ilk saatleri, ortalıkta hiç kimse yok. Herkes sanki uykuda. Köyde yaklaşık üç saat kadar kalabileceğimiz söyleniyor fakat yağmur buna müsaade etmeyeceğe benziyor. Yağmura rağmen halk yavaş yavaş ortalığa çıkmağa başlıyor. Onlarla ayaküstü sohbet ediyoruz ve bizi hemen evlerini davet edip bir şeyler ikram etmek istiyorlar. Yağmur dinmeyeceğe benziyor, fotoğraf çekmekte zorlanıyoruz, makineler ıslanmaya buhar yapmağa başlıyor. Hüseyin Hoca diğer arkadaşlar göl kıyısına ya da çini atölyelerini gezmeyi teklif ediyor. Sansarak’tan saat 11.00 gibi ayrılmayı planladığımız gezimizi saat 10.00 gibi bitirmek zorunda kalıyoruz. Otobüslere binmeye başladığımızda yağmura rağmen köye gelişimizden haberleri olan özellikle çocuklar merak edip bizi görmeye geliyorlar. Bazı arkadaşlar çocuklar için yanlarında getirdikleri balon, şeker ve çikolataları onlara ikram ediyor ve diğer arkadaşlarda çocukların fotoğraflarını çekmeğe çalışıyorlar.
Sansarak çok güzel bir köy umarım tekrar buralara gelip uzun zaman kalıp bol bol fotoğraf çekme imkânımız olur.
Sansarak Köyü’nden ayrıldıktan sonra çini atölyelerini ziyaret etmek ve öğle yemeği için İznik merkeze doğru gidiyoruz…
Öğle yemeğinden sonra Saat 15.00 gibi İznik’e 11 km uzaklıktaki İnikli Köyü’ne gitmek için yola çıkıyoruz. Ahşap camisi ve bir birinden ilginç ahşap evleri ile ilginç bir köy. İnikli, halk arasında, inek besledikleri için ya da inekli bir Yörük nedeniyle bu adı aldığı söylenir. Daha sonra Gedikli, zamanla da İnikli olmuş. Evlerin bir kısmı maalesef kaderlerine terk edilmiş durumda. Bir kısım köy halkı yeni yapılan evlerde yaşamlarını sürdürüyor. Tıpkı köyün camisi gibi. O güzelim camiyi restore etmek yerine betondan kocaman bir camii yapmışlar. Köyün tam ortasında hiçbir özelliği olmayan bir bina görüntüsünde…
Yağmurun azizliğine burada da uğruyoruz. Köy halkı evlerinde, bizlere pencerelerinden el sallıyorlar ve meraklı gözlerle bakışıyoruz. Köy kahvesinde ikram edilen sıcak çaylar ve sohbetlerden sonra saat 18.00 gibi yola koyuluyoruz.
Fotoğraf açısında, rotası çok güzel tespit edilmiş keyifli bir gezi yaptık. Emeği geçen herkese teşekkürler. Bir dahaki gezilerde buluşmak üzere…
Metin ve fotoğraflar: Güler Kara
18.12.2011