Bu ana konu ile ekosistemler, canlılar ve biyolojik çeşitlilik açısından zengin topraklar arasında çok yakın bir ilişki olduğunun altı çizilerek, toprakların sağlıklı olmasının insanların onları nasıl kullandığı ile doğru orantılı olduğu, topraklarımızı kullanma biçimimizin, ekosistemlerin bize hizmet biçimini, besinlerimizin miktarını ve kalitesini belirlediği mesajı verildi.
Gelecek İçin Arazi Kullanım Planlaması
2010 Yılı 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü nedeniyle açıklama yapan TEMA Vakfı; toprağın oluşumu çok uzun bir süreçtir. 2 cm yüzey toprağının oluşumu için 500 yıldan fazla zamana ihtiyaç vardır ve toprağın verimliliği toprak biyolojik çeşitliliğine bağlıdır. Buna rağmen ülkemiz, her yıl 500 milyon ton, her saniye 16 ton tarım toprağını erozyonla kaybetmektedir. Ülke olarak zengin ve üretken topraklarımızı korumak için toprak biyolojik çeşitliliğini tehditlerden ve giderek azalmaktan korumamız gereklidir. Ancak bu ciddi tehdide rağmen Türkiye halen arazi kullanım planlamasını yapmış değildir. Bu nedenle tarım arazilerinin üzerine sanayi tesisleri kurulmakta, ormanlar yakılmakta veya işgal edilip yapılaşmaya açılmakta veya tarlaya çevrilmekte, sulak alanlar kurutulmaktadır. TEMA Vakfı, 2010 yılı Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’nde ülkeyi yönetenlere ‘Gelecek İçin Arazi Kullanım Planlaması’ yapılması çağrısında bulunmaktadır. TEMA Vakfı’nın hazırlanmasında ve yasalaşmasında önemli rol üstlendiği 5.403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 10’ncu Maddesi de bu planlamanın yapılmasını öngörmektedir.
Her Yıl 12 Milyon Kişi Su Kıtlığı ve Kirli İçme Suyu Nedeniyle Ölmektedir.
Çölleşme mevcut çöllerin doğal yayılması değildir: Kurak, yarı kurak ve kurak – az -nemli bölgelerde, insanların gerçekleştirdiği faaliyetler ve iklim değişiklikleri nedeniyle toprak verimliliğinin yavaş yavaş kaybolması ve yeşil örtünün azalmasıdır. 250 milyonu aşkın kişi çölleşmeden doğrudan etkilenirken, dünya yüzeyinin üçte biri veya bir başka deyişle 4 milyar hektarı aşkın arazi çölleşme tehdidi altındadır. Bugün dünya üzerinde Almanya ve Fransa’nın toplam nüfusuna karşılık gelen yaklaşık 135 milyon kişi çölleşme nedeniyle göç etme tehlikesi altındadır. Dünyanın içme suyu arzları 1950’den beri üçte iki azalmıştır ve her yıl 12 milyon kişi su kıtlığı ve kirli içme suyu nedeniyle ölmektedir.
Çölleşme ekonomik kaynaklar üzerinde büyük bir yüktür. Küresel düzeyde, çölleşmeden doğrudan etkilenen bölgelerde yıllık gelir kaybı 42 milyar dolarken, çölleşme ile mücadelenin yıllık bedeli sadece 2,4 milyar dolardır. Dolaylı ekonomik ve sosyal kayıplar buna dâhil edilirse kaybın daha da büyük olacağı açıktır.
Bir Çay Kaşığı Toprak, 6,000 Farklı Türe ve Bakteriye Ev Sahipliği Yapabilir
Yaşayan bir sistem olan toprak, ayaklarımızın altında kendi yaşam döngüsüne sahip bambaşka bir dünya olarak uzanmaktadır. Bitki kökleri, mikroorganizmalar, solucanlar, mantarlar, bakteriler, nematodlar, termitler, organik maddeler ile geniş ve çeşitli biyolojik çeşitliliğe sahip topraklarda yaşayan canlılar, ekosistemlerin doğasını ve kalitesini belirlemektedir. Bazı durumlarda, bir hektar alanda beş tona yakın canlı yaşamıyla karşılaşabildiği gibi, bir çay kaşığı toprak 6,000 farklı türe ve bakteriye ev sahipliği yapabilir. Toprakta yaşayan organizmaların miktarı, çeşitliliği ve faaliyet tipleri o toprağın kalitesini belirler. Özetle, üzerinde yaşadığımız toprakların üretkenliğini etkileyen toprakların kalitesi, toprak yüzeyine gömülen yaşam formlarının çeşitliliğine ve miktarına bağlıdır.
Biyolojik Çeşitliliği Koru, Hayatta Kal!
Toprak biyolojik çeşitliliği, insanların hayatta kalmak için ulaşması gereken mal ve hizmetlerin belirleyicisidir. Toprak yüzeyinin altında yaşayan canlılar, topraktaki bitki besinlerini ve tarımsal ürünleri kimyasallardan ve hastalıklardan koruyan doğal kimyasallar oluşturarak biokütlelerini arttıran maddelere ayrıştırır ve toprağı kirleten toksinleri arıtır. Biyolojik çeşitlilik açısından zengin topraklar tarımsal faaliyetler açısından da üretkendirler. Gelişmekte olan ülkelerdeki insanların %75’inin hayatta kalmasının tarımsal biyolojik çeşitliliğe bağlı olduğu düşünülürse, toprak biyolojik çeşitliliğindeki herhangi bir kayıp gıda güvenliğine de doğrudan etki gösterecektir.
Toprak kayıplarında heyelan ve erozyon gibi doğal süreçlerin önemli bir rolü vardır. Ancak; sürdürülebilir olmayan arazi kullanımı, uygunsuz tarımsal faaliyetler ve toprak organik maddelerine zarar veren hasat, anız yakılması, gibi insan faaliyetleri, doğal döngüye kıyasla toprak biyolojik çeşitliliği kaybı için çok daha büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Toprak biyolojik çeşitlilik kaybının diğer kaynakları da uzun dönemli sulama periyodları (tuzlanma), kentsel ve endüstriyel gelişim sürecinde doğal suyollarının kapanması sebebiyle toprak yığılması ve toprağı sıkıştıran ağır makinelerin kullanımıdır.
Toprak biyolojik çeşitliliği; toprakları zenginleştiren sürdürülebilir tar 〠浣〠瑰㸢ﱂﱴﱧ潤慬琿洿欠棢攠政汫ⱥ欠棢㬲 6 tContentID
tCategoryID
ClassID ımsal faaliyetler ile geliştirilebilir. Kurak alanlarda toprak biyolojik çeşitliliği tarafından sunulan hizmetler özellikle uygunsuz toprak yönetimi ve bitki örtüsü kaybına karşı duyarlıdır. Bu nedenle biyolojik örtünün korunması kesinlikle zorunludur.
TÜRKİYE ÇÖL OLMASIN!
TEMA VAKFI