Şu an bulunduğum yeri doğrusu gelişte hatırlayamadım. Köy gibi bir yerdi. Etrafta sürülerini gezdiren çobanlar, pazaryeri, araçların tozu dumana boğduğu dar yollar vardı. Derken yoldan geçmekte olan bir minibüs yanımda durdu. İçinden birileri indi. Ve kapıdan ‘Quetta’ diye seslendim. Adam önce hayır dermiş gibi yaptı, ardından işaret etti, binmemi istercesine. İçerdeki herkesin dikkati bendeydi.