Biyogüvenlik Kurulu’nun hayvan yemi olarak kullanılmak üzere 10’un üstünde GDO’lu soya ve mısır çeşidinin ithalatına izin vermesinin; Bakanlığın GDO’da ‘bulaşma’ ya bir sınır tanıyarak kolaylaştırıcılık yapmasının ardından, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) içeren bazı mısır ve soya çeşitlerinin Türkiye’de kimlik ve miktar tespitinin yapılamadığı ortaya çıktı. İtiraf bizzat Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan geldi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 1 Ağustos 2014 tarihli resmi yazısında bazı GDO’lu ürünlerde tespit yapılamadığı kabul edildi. GDO’ya Hayır Platformu bileşenlerinden gelen sorulara yanıt olarak yazılan ve Bakan adına Gıda ve Kontrol Genel Müdürü İrfan Erol’un imzasını taşıyan yazıda şöyle denildi: “… Türkiye’de ithalatı yasak olan ancak yurtdışında çeşitli ülkelerde yapılan ve ticarete konu olan genetiği değiştirilmiş soya ve mısır çeşitlerinin bulunduğu ve ekte bulunan tablodaki gen çeşitlerinden; Bakanlığımız Laboratuar Müdürlüklerinde kimlik ve miktar tespiti yapılamayan gen bölgeleri soya için A5547-127, DP356043, MON87701, MON87701 X MON89788 ve MON87708 X MON89788, mısır içinse MIR162, MON8740’dır.”
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ‘GDO’lar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik’te yaptığı değişiklik sonucu, analiz edilen ürünlerde binde 9’a kadar GDO’ya ‘bulaşıklık’ değerlendirmesiyle göz yumulması kararı, yeni soru işaretlerini de beraberinde getirmiş ve aynı zamanda GDO’ya Hayır Platformu bileşeni olan Derneğimiz adına yeni yönetmelikle ilgili bir basın açıklaması yapmıştık.
Gıdada GDO yasağı getirmeyen, kimlik ve miktar tespiti yapamadığını bizzat kabul eden Bakanlık, GDO bulaşanı uygulaması ile sofralarımıza GDO’lu ürünler getirmenin yolunu mu açıyor?
GDO ithali yerine, GDO’ya yasak getiren ekolojik tarım teşvik edilsin
Mısır üretiminin giderek arttığı ülkemizde hayvan yemi, üstelik GDO’lu yem ithalatına gerek olmayabilir. Türkiye, doğru bir ekim / üretim planlamasıyla hayvan yeminde kendine yetebilir duruma gelebilir ve bu duruma gelinceye kadar da GDO’lu hayvan yemi yerine GDO’suz hayvan yemi ithal edebilir.
Bakanlığın GDO’yu tamamen yasaklaması ve bunun arkasında durabilmek adına bu analizleri yapabilecek gerekli donanımlara sahip laboratuarlar için gerekli bütçenin ayrılması gerektiğini düşünüyoruz. Son olarak Greenpeace’in yaptığı araştırma ve bu araştırma sonuçlarıyla hazırlanan son rapora göre, Türkiye’de GDO’lu ürünlerin incelenmesi konusunda laboratuarlar yetersiz.
Rapora göre, Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı, Türkiye Akreditasyon Kurumu TÜRKAK’tan akredite laboratuarların hiçbiri, Türkiye’de izinli olmayan GDO’ların tespitini yapamıyor.
Ekolojik tarım, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içeren bir tarım şekli olduğu için sentetik, kimyasal ilaçlar ve kimyasal gübrelerin kullanımına karşı. Üretimde, ürünün kalitesini yükseltmeyi amaçlıyor. Bu nedenle ekolojik tarımla üretilen ürünlerde GDO kesinlikle yasak. Organik tarım yapan bir üretici, organik olarak sertifikalandırılmış soya ve mısır kullanmak zorunda olduğu için organik gıdalar böyle bir risk taşımıyor.
Tükettiğiniz hayvansal ürünler için de, GDO’dan sakınmanın tek yolu yine organik hayvansal ürün tüketmek.
2006 yılında Şişli %100 Ekolojik Pazar açıldığında hayvansal üretim bir UHT süt markası, bir yumurta markası ve arı ürünleri ile sınırlı iken; bugün gelinen noktada ilçe marketlerinde bile organik yoğurt ve yumurta halk tarafından erişilebilir olmuştur.
2013 yılında Şişli Feriköy %100 Ekolojik Pazar’da satışa sunulan yumurta markası sayısı 10-11, kırmızı et grubu (sucuk, kıyma vs) marka sayısı 5, süt ve süt ürünlerinde marka sayısı 7, tavukta marka sayısı 5, bal ve arı ürünlerinde ise 18 – 22’dir.
2014 yılı itibariyle % 100 Ekolojik Pazarlarımızda bulunan organik hayvansal ürünler şunlar:
– Yumurta
– Tavuk (bütün ve parçaları ile)
– Kaymak
– Yoğurt: inek ve keçi sütünden yoğurt
– Süt: inek ve keçi sütü
– Peynir: beyaz peynir, koyun, keçi peyniri, tulum, kaşar, dil peyniri, lor
– Tereyağı, Kaymak
– Dana eti: kıyma, kuşbaşı, pişmiş döner(paketlenmiş)
– Sucuk, sosis
– Bal ve arı ürünleri.