‘Nükleer Silahların Yıkıcı Sonuçları’ konferansı, 4 – 5 Mart 2013 tarihlerinde Oslo’da yapıldı. Norveç Hükümeti’nin ev sahipliğinde yapılan ve nükleer silahların insani etkilerinin tartışıldığı konferansa, 130’un üzerinde ülke temsilcisinin yanı sıra sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı. Konferansa katılan Greenpeace Akdeniz Nükleer Kampanyası Sorumlusu Cenk Levi, Oslo’dan şöyle yazdı:
İki kere kullanıldı, milyonlarca can yaktı.
Nükleer silahların etkileri insanlık tarafından bilinmesine rağmen, yıllarca bu etkiler ulusal güvenlik tartışmalarının gölgesinde kaldı. Nükleer silahların ve nükleer denemelerin bu güne kadar insanlara çektirdiği acılar tarifsiz. Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan nükleer bombalardan kurtulan Hibakushaları ilk ağızdan dinlemek yürekleri parçalıyor.
Nükleer silahlar bugüne değin savaş alanında iki kez kullanıldı; 1945 yılında Hiroşima ve Nagazaki kentlerinde. Yüz binlerce masum sivil insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası bombadan kaynaklı olarak ortaya çıkan ağır hasarlardan doğrudan etkilendi. 1945 yılında yaşanan insan kıyımından sonra hiçbir şehre nükleer bomba atılmadı.
Yine de ‘ulusal savunma’ adı altında nükleer silahlanma devam etti. Silahlar, yıllar içinde daha yıkıcı hale getirildi ve bir gözdağı unsuru oldu. Bugün halen nükleer silahlar üretilmeye, denenmeye, dünya barışını ve gezegenin dengesini tehdit etmeye devam ediyor.
Nükleer denemelerin gezegene etkisi büyük
Bugüne kadar nükleer silahlar iki binden fazla kez denendi; denemeler atmosferde, yer altında ve su altında yapıldı.
Nükleer denemeler yeryüzü üzerinde 60’dan fazla noktada, genellikle de yerel halkın ya da azınlıkların yaşadıkları bölgelerde yapıldı. Bazı deneme bölgeleri zaman içinde terk edilirken kimilerinde ise hala insanlar radyasyon tehdidi altında yaşamaya devam ediyor. Nobel Barış Ödülü sahibi, Uluslararası Nükleer Savaşın Engellenmesi İçin Doktorlar (IPPNW) örgütü, 1945 ile 1980 yılları arasında yapılan atmosferik nükleer denemeler sebebiyle nihayetinde 2,4 milyon insanın hayatını kaybedeceğini öngörüyor.
Nükleer bomba atıldığında neler oluyor?
Aslında bu sorunun yanıtı belli: bombanın atıldığı nokta, hiçbir canlının hayatta kalamayacağı bir cehenneme dönüşüyor. Bombanın atıldığı iki-üç kilometrelik çap, epizot merkezi olarak adlandırılıyor. Bu merkezde sıcaklık binlerce dereceye yükseliyor. Evler, arabalar, çelik aksamlar ve insanlar anında buharlaşıyor. Epizot merkezinden biraz daha uzakta olanlar, patlamanın gücüyle saatte 1000 kilometreyi bulan ses dalgaları ve sıcaklık dalgalarına maruz kalıyor. Bu etki dalgaları gücü azala azala kilometrelerce karelik alanda etkili oluyor.
İnsan eliyle yaratılan kış
Nükleer bombaların etkisinin sadece atıldığı alanla kısıtlı olduğunu düşünmek yanlış olur. Dünyada bulunan 19 bin nükleer silahın sadece % 1’i bile kullanılsa dünyada nükleer kış yaşanır. Nükleer kış, nükleer bombadan kaynaklı toz bulutu tabakasının yeryüzünü kaplamasıyla, güneş ışınların dünyaya ulaşmasını engellemesi ve sıcaklıklarda anı düşüşler yaşanması demek. Bu, insan eliyle, toptan iklimi değiştirmek anlamına gelir. Böyle bir felaket senaryosunun gerçekleşmesi halinde küresel sıcaklık üç yıl içinde 1.25 santigrat derece düşer ve bu etki on yıllarca yıl devam eder. Sıcaklıklarda yaşanan bu anı düşüşün en yıkıcı etkisi gezegenin her köşesinde tarım ürünlerinde ciddi düşüşler yaşanmasına bağlı olarak ortaya çıkacak açlık yüzünden milyarlarca insanın ölmesidir.
Mutlu son mümkün değil
Şu an nükleer bomba kazara veya bilinci olarak patlasa dünya buna hazır mı?
Hükümetler, insani yardım örgütleri nükleer bombanın etkileri ile yüzleşebilecek mi? Binlerce insanın bir kaç saniye içinde hayatını kaybedeceği ve yüz binlerce insanın yaralanacağı, şehirlerin alt yapılarının tamamen yok olacağı senaryoya hazırlanmak mümkün değil. Kızıl Haç ve diğer uluslar arası yardım kurumları bu konudaki yetersizlikleri daha doğrusu bu boyutta bir felakete hazırlanmanın imkânsızlığı konusunda hem fikirler.
Nükleer silahlanmayı seven ülkeler
Bugün, dünyada dokuz ülkenin tahmini olarak 19 bin nükleer silahı bulunuyor. Bunlardan, iki bin tanesi ise her an dünyanın herhangi bir köşesine ateşlenmeye hazır olarak bekletiliyor.
Nükleer silah sahibi ülkeler den olan ABD, Çin, Fransa, Rusya, İngiltere ve İsrail bu konferansa katılmayı reddetmese de, Hindistan ve Pakistan temsilcileri konferansa katıldı. Bu ülkelerin tartışmadan uzak olmaları, nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya yaratma isteğini azaltmıyor. 1980’lerde yaşanan savaş ve nükleer silah karşıtlığı ABD ve Sovyet Sosyalist Rus Cumhuriyetleri’nin karşılıklı nükleer silahların sayısı azaltmaya yönelten antlaşmaya imza atmalarını sağladı. Bizler ise bu gün tıpkı kimyasal silahların yasaklandığı gibi nükleer silahların tamamen yasaklanmasını talep ediyoruz, sizce fazla mı?
Greenpeace