‘Nükleer Enerji: Sürdürülebilir kalkınmanın önünde bir tehdit’ adlı raporda, hükümetin 30 yıldır nükleer santral kurmayı planladığı Büyükeceli ve Sinop ile Türkiye’nin ilk rüzgâr yatırımlarının gerçekleştiği Bozcaada ve Çeşme yörelerinin geçirdiği dönüşümler karşılaştırıldı. Analize göre, Bozcaada ve Çeşme Türkiye’nin en hızlı büyüyen yöreleri, göç alıyorlar ve sürdürülebilir turizm gelişiyor. Sinop ve Büyükeceli ise kalkınma yarışında yaya kalıyor ve nükleer göç veriyor.
Rus atom endüstrisine asla güvenmeyin!
Greenpeace Rusya’dan Enerji Uzmanı Vladimir Çuprov ise “Asla Rosatom’a güvenmeyin. Çünkü Çernobil öncesinde, kaza sırasında ve kazadan sonra yalan söylediler. Yaşanan felaketin yalnızca 50 ölüyle sınırlı olduğunu söylediler. O dönemde sızıntıyı temizlemekte görevli olan 100 binlerce temizlik işçisini bugün hala sağlık haklarından yararlanamıyor. Bu hakları için mahkemeye de gidemiyorlar çünkü çok pahalı.”
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Korol Diker “Karadeniz Bölgesi hala Çernobil sonrasının trajik etkilerini yaşıyor. Bu yüzden nükleer enerjinin daha kurulmadan bile kitleleri etkilediğini söyleyebiliriz. Greenpeace’in raporu gösteriyor ki; Sinop ve Akkuyu gibi rüzgâr enerjisi potansiyeli yüksek iki il, sırf hükümetlerin enerji politikaları nedeniyle gelişemedi” dedi ve ekledi “Öte yandan Çeşme ve Bozcaada, Türkiye’nin en hızlı gelişen iki noktası. Otoriteler, kurumlar ve yereller gelişen rüzgâr enerjisinin getirdiklerinden çok memnunlar. Oysa Sinop ve Akkuyu’nun bu şansını engellemek açıkça bir ayrımcılık” dedi.
‘Hükümeti Dava Ediyoruz’
Mersin Nükleer Karşıtı Platform Temsilcisi Sabahat Aslan ise fay hattı geçmediği iddiasıyla Akkuyu’ya yer lisansı verildiğini ancak, 10 yıldır, bu bölgenin 5 km ötesinden bir fay hattı geçtiğinin bilindiğine dikkat çekti. Aslan: “Bu ülkede 40 yılda bina yönetmelikleri bile değişiyor ama hükümetin 40 yıl önce verdiği lisans duruyor. Bu konuda çok öfkeliyiz ve bu lisansın iptali için hükümeti dava ediyoruz” dedi.