MUDURNU, KAR VE ÇOCUKLUĞUM…

Mudurnu’nun tarihi ve kültürünün yanında güzel doğasını da belgeleyebilmek, bilenleri sevindirmek bilmeyenleri ilgisini ve bilgisini artırmak için Mudurnu’ya karın yağmasıyla davet ettiğim tarih, doğa, çevre programcısı fotoğrafçı sevgili dostum İsmail Şahinbaş’ın Mudurnu görüntülerini çekmeye başladık…

Dar sokaklarda gezerken aklıma gelen çocukluk anlarımın bazılarını paylaşmak istedim.

Teknolojinin hayatımıza girmesi ve zaman kaybımızı asgari seviyeye indirmesi insani ilişkilerimizi kolaylaştırması gerekirken bizim toplumumuzda tamamen tersi bir durum yaşandı. Son model her şeyin bulunabildiği şatafatlı marketler tozlu bakkal raflarından aldığımız bir ürünün tadını vermez oldu.

Ulaşım imkânları sayesinde kısa sürede aşılan yollar, karda kışta, soğukta bırakın çok yakın akrabaya ana, babaya gitmeyi dedenizin ebem, Nuh zamanından asker arkadaşına gidilirken ki tadı vermez oldu.

Çocukluğunda mahalle arasında, köyde babasının ya da becerikli komşu amcanın yaptığı kayığa binmekten alınan zevki şu an metrodan, son model araçlardan alabilen var mı? “Ayrıca kayık ayakları Semerler şimşirinden yapıldıysa kimse geçemezdi.”

Evin yanındaki katarın içinden çıkarılıp araba tekeri yapmak için kesilen odun parçalarını, çam kabuğundan yapılan tabancayı, bedevreden yapılan kılcı, köknar dalından yapılan kuburu, ninemizin gözerinden yapılan kuş kapanını, misafir geldiğinde kesilen tavuğun kokusunun etrafa yayıldığı, sobanın üstüne konan ıslak nohudun cızırtısını, kar yağmış ağaç dalının altından geçerken dalı silkeleyip kaçan çocukluk arkadaşlarını ve çocukluğunu özleyenlere…

Metin: Mehmet Cantürk, fotoğraflar: İsmail Şahinbaş

11.03.2011