İçimde bahar coşkusu, dilimde sen. Papatyaların, sümbüllerin üzerinden süzülerek uzanıyorum mor salkımların altına. Yanımda can dostum, bakışlarım gökyüzünde, gözlerimde salkım söğüt dallarıyla dalgalanan gün ışığı. Bulutlar sakince salınmakta bir o yana, bir bu yana. Yüzümde ılık bir esinti, kulaklarımda kuşların cıvıltısı. Dökülüyor damla damla kelimeler. Hepsi sana. Yitip giden çağlara…
“Ben olmayınca bu güller bu serviler yok
Sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok.
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok…”
Bir başkası sırada şimdi, hiç eskimeden hep güncel nedense;
“Sen fermanla, biz işle çalışıp bayılırız
Şimdi sarhoş olsak da, birazdan ayılırız
Sen insan kanı içtin, bizlerse üzüm kanı
Söyle şimdi hangimiz, canavar sayılırız…”
O bir astronom,
O bir filozof,
O matematik dehası, rubai şiirleri edebiyata kazandıran bir ozan…
Saray entrikalarından hayatının sonuna kadar uzak kalmayı isteyen ve vezir dostu Nizamülmülk’ün yönetimde kendisine yardımcı olması isteğini geri çeviren bir düşünür.
“Ben ki yokluk ve varlık nasıl oktur; bilirim,
En küçükten büyüğe, bilgim çoktur, bilirim.
Bu bilgim boşunadır, yanılsam da utansam;
Sarhoşluktan yüksek bir rütbe yoktur;
Bilirim…
Selam olsun, doğum günün kutlu olsun HAYYAM
Metin: Deniz Can
07.05.2017