Kasım ayı ortasında, 2013 yılının son çekimini tamamlamak için Manyas Kuş Cenneti’nin yolunu tutuyoruz. Kuş Cenneti’nin kuşları, bu defa kanatlarını ‘Anadolu’nun Kanatları’ isimli kuşağımız için çırpacaklar…
Manyas Kuş Cenneti’ni duymayanımız yoktur. Önceleri Manyas Kuş Cenneti ismiyle anılan bu milli park, artık Bandırma Kuş Cenneti Milli Parkı olarak anılıyor. Sebebi; eskiden Balıkesir İli’nin Manyas İlçesi’ne bağlı olan bu parkın, artık Bandırma İlçesi sınırlarında yer alması.
Aynı bölgede parkın bir kısmını da içerisine alan Manyas Gölü’nün isminde ise bir değişiklik yok. Buraya hala Manyas (Kuş) Gölü diyebiliyoruz.
Kuş Cenneti Milli Parkı’nı ve Manyas Gölü’nü birbirinden ayrı tutmak doğru olmaz. Park ve gölün iç içe geçmiş olduğu alan, güneyden gelen ve kuzeye göç eden birçok kuşun kışlaması, üremesi ve konaklaması için ev sahipliği yapıyor.
Bu milli park, 1939 yılında istanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Kürsüsü Başkanı Prof. Curt Kosswick tarafından keşfedilmiş. Kosswick, söğüt korusunda yuvalanan kuş topluluklarını görünce buraya ‘kuş cenneti’ demiş ve alanın ismi böyle kalmış. 1959 yılında Orman Bakanlığı’nca milli park ilan edilmiş. O yıllarda 64 hektarlık küçük bir park iken 2005 yılında alanı 24.047 hektara çıkartılmış. Bu alanın 16.400 hektarı göle ait.
Kuş Cenneti Milli Parkı’nın Türkiye milli parkları içinde özel bir yeri var. 15 Mart 1976 tarihinde Avrupa Konseyi tarafından tabiatın en iyi korunduğu yerlere verilen ‘A sınıfı Avrupa Diploması’ ile ödüllendirilen ilk milli parkımız bu. 1994 yılında ise Türkiye’nin Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi’ni (RAMSAR) onaylamasıyla Milli Park ve Kuş Gölü Ramsar Alanı olarak tescillenmiş.
Parkta, yapılan sayımlara göre 266 kuş türü var. Bunlardan 64 tür, her yıl düzenli olarak burada kuluçka yapmakta; 22 tür bazı yıllar, geri kalan 178 tür ise göç esnasında buraya uğramakta.
Çekimlerimiz süresince buradaki flora ve fauna zenginliği dikkatimizi çekiyor. Park alanında söğüt ağaçları ve daha birçok bitki çeşidi mevcut. Gölde ise tam 23 çeşit endemik tür barınıyor. Gölde kuşların çok fazla olmasının sebebi de burada zengin bir besin deposu olması… Burada aç kalma riskleri yok.
Gölden karnını doyuran bir tek kuşlar değil elbette. Milli parktan çıktığınız an, Kuş Cenneti Köyü’ne girmiş bulunuyorsunuz. Burada yaşayan halk geçimini tarım, hyavancılık ve balıkçılıktan kazanıyor. Gölden ekmek parasını kazanan tam 50 balıkçı var. Balıkçılar her gün düzenli olarak sabah erkenden göle çıkıyor ve o günkü kısmetlerini ağlarına çekiyorlar. Gölde tam 23 çeşit balık var. İsrail sazanı, tatlısu kolyozu, tatlısu kefali, yayın balığı, kayabalığı, akbalık, karabalık, kızılkanat ve yılan balığı bunlardan bazıları.
Bölgede çalıştığımız sürece ve balıkçılarla yaptığımız sohbetlerde gölde en çok İsrail sazanı ve turna balığı tuttuklarını gördük. Bir balıkçı günde 250 – 500 kg arasında balık tutuyor ve bu balıklar günlük olarak ihraç ediliyor. Fakat bu kadar balık barındıran ve balıkçılara ekmek kapısı olan bir gölün iskelesinin bulunmaması bizi şaşırtıyor. Kuşları çekmek için Ali Kaptan’la göle açılacağımız gün, balıkçıların çektiği eziyete de şahit oluyoruz. Çizmelerimizi giyerek gölün belli bir kısmına kadar bataklıkta yürüyoruz, Ali Kaptan küçük teknesiyle gelip bizi alıyor ve büyük tekneye binmek için götürüyor. Bunları yaparken kendisi de biz de bataklığa saplanarak perişan oluyoruz. Biz bunu bir tek gün yaşıyoruz fakat oradaki balıkçıların her gün bu eziyeti çektiklerini düşününce; neden böyle bir yere iskele yapılmaz ki diye düşünmeden edemiyoruz.
Böyle endemik türler barındıran bir gölün etrafının çöp yığını olduğunu gördüğümüzde daha çok üzülüyoruz. Doğanın bize sunduklarına karşın bizim ona hakkını veremememiz içimizi acıtıyor. Çalıştığımız 4 günlük zaman zarfında, Kuş Cenneti Köyü halkının çöplerini gölün kıyısına döktüklerine şahit oluyoruz ve sebebini soruyoruz. Buranın önce Balıkesir’in Manyas İlçesi’ne bağlı iken sonradan Bandırma İlçesi’ne bağlandığı, henüz yerel seçim yapılmadığından da hala muhtarlığa bağlı olduğunu öğreniyoruz. Muhtarlık yetersiz kaldığından bir şey yapılamıyormuş. Köydeki çöpler yerel yönetimler tarafından toplatılmadığından köy halkı çöpünü gölün etrafına döküyor, kimileri ise kapılarının önüne koydukları varillerde çöplerini yakıyor.
Temennimiz, seçilecek belediyenin buraya hak ettiği değeri fazlasıyla vermesi oluyor.
Kuş Cenneti Köyü’nde ziyaretçilerin oturup yemek yiyebilecekleri restoranlar, kafeler yapılması; hem balıkçıların, hem ziyaretçilerin işini kolaylaştıracak gölün içine kadar uzanan bir iskele ve bu iskelenin sonuna bir gözetleme kulesinin yapılması; etrafın temizlenip çiçeklendirilmesi buranın turizmini fazlasıyla canlandıracaktır. Bunlar yapıldığı takdirde hem turizm canlanır, hem köy halkı rahat eder. Tabii en önemlisi de halkın buranın önemi konusunda bilinçlendirilmesi, çevreye zarar vermemesi konusunda uyarılması olmalı.
Kuş Cenneti eşsiz doğası, bin bir çeşit kuş cıvıltısıyla sizi davet ediyor. Mutlaka görülmesi gereken bu parka bir gününüzü ayırmanızı tavsiye ederim. Yenikapı’dan feribotla sabah gidip, akşam dönebilirsiniz. Hazır gitmişken Bandırma İskelesi’ne çok yakın Tarihi Bandırma İskendercisi’nde İskender yemeden dönmemenizi tavsiye ederim.
Temennim; Manyas’ta çırpan kanatların hiç durmaması, kuş cıvıltılarının hiç susmaması…
Ve dünyanın sayılı parkları arasında yer alan bu milli parkımıza ve etrafına hak ettiği değerin bir gün fazlasıyla verilmesi…
Yazı ve fotoğraflar: Banu Acar
İZTV ‘Anadolu’nun Kanatları’
İlk yayın:
13 Aralık 2013 21.40
14 Aralık 2013 23.50
15 Aralık 2013 16.30
16 Aralık 2013 09.40
18 Aralık 2013 14.30
21 Aralık 2013 17.35
22 Aralık 2013 09.00
25 Aralık 2013 21.00
26 Aralık 2013 09.00
28 Aralık 2013 13.20
29 Aralık 2013 21.00
30 Aralık 2013 14.10