Tanrıların tanrısıydı Zeus; Olympos Dağı’nın kralı, adaletin, düzenin, göklerin tanrısı, heybetli, ulu, Roma’nın Jüpiter’i, kimsenin karşısında durmaya cesaret edemediği. Tanrıça Hera hariç.
Zeus-Leto-Hera ve Artemis’le Apollon beşgeninde dönüp dolaşan bir fırtınanın tam ortasından çıkıp Likya’nın önemli şehirlerinden Letoon’a uzanan bir hikâye. Biraz da neredeyse her taşın altından çıkan Apollon’un doğuş hikâyesi.
Bir tanrıyı önce övüp sonra yerin dibine sokmak mitolojinin şanındandır diyelim ve aşk hayatıyla meşhur Apollon kime çekmiş bir irdeleyelim. Bunun için epey geriye gitmemiz gerekecek öyle ki ilkel varlıklarla başlayan ilk doğan tanrılar Uranüs ve Gaea ile devam eden ve onların 12 titan çocuğuna, Yunan mitolojisine göre efsanevi Altın Çağ’da dünyayı yönetmiş ve Olymposlu tanrılar tarafından tahttan indirilmiş güçlü tanrı ırkına varacak kadar geriye.
Titanlar güçlüydü ve her bir titan değişik kavramlarla özdeşleştirilmişti. Okyanus, yer altı suları ve hatta güneş. 12 Titan, 12 farklı meziyet. Kahramanımız Leto da bu 12 titan içinde yer alan Koios ve Phoebe’nin güzel kızlarıydı. Koios Akıl, kehanet ve kuzey kutbunu temsil ederdi. Phoebe ise ay ve kehanet. Hal böyle olunca Leto için bir tanrıça denilebilirdi. Hatta Antik Yunan’da tapılan az sayıda dişi Titan’dan biriydi. Fakat hiç bir zaman bir tanrıça gibi değer görmedi. Çünkü tanrılar tanrısı Zeus ona âşıktı ve bu aşk Hera tarafından hiç de hoş karşılanmayacaktı.
Leto’nun Zeus’tan hamile kaldığını öğrenen Hera ona tüm öfkesini yöneltecek ve “Güneşin doğduğu bütün yerlerde doğuramasın” diyecekti. Çaresiz Leto kaçtı ve Hera’nın gazabından korkan hiç kimse ona kucak açmadı. Zeus Leto’yu korumak için onu bir bıldırcına çevirdi. Doğum yapabilmek için neredeyse tüm dünyayı dolaşan Leto’nun haline Poseidon acıdı ve denizlerin tanrısı asasını hızla sulara vurup denizden yükselttiği bir kara parçasını dalgadan duvarlarla koruma altına aldı. Leto burada Ay Tanrıçası Artemis’i doğurdu. Efsaneye göre Hera Apollon doğmadan önce kolay bir doğum yapmasını engellemek için doğum tanrıçası Eileithyia’yı kaçırdı ve bu nedenle Apollon ikiz kız kardeşinden tam 9 gün sonra dünyaya geldi. Apollon doğduktan sonra adaya ‘parlak’ anlamına gelen Delos adı verildi. Delos artık kutsal bir yerdi, Apollon’un en önemli tapınaklarından biri buraya inşa edilecekti ve bu adada hiç bir ölümlünün doğumuna ya da ölümüne izin verilmeyecekti.
Zeus’un çocuklarını doğurmuş olan Leto’nun peşini Hera tabi ki bırakmayacaktı ve Leto nereye gitse Hera’nın gölgesi ondan bir adım önde olacaktı. İki çocuğuyla yol almaktan yorgun düşen Leto Likya bölgesinde bugünkü Letoon kentinde yer alan kutsal suyun bulunduğu yerdeki kaynakta su içmek ve çocuklarını yıkamak için durdu. Leto’nun niyetini anlayan Likyalı köylüler buna karşı çıktı ve onu engellemek istedi, fakat Hera’nın korkusunun karşılığı Leto’nun gazabı oldu, Leto kendisine kötü davranan köylüleri kurbağaya çevirdi.
Bir diğer efsaneye göre ise Leto çocuklarını bugünkü Letoon antik kentine çok yakın olan Patara’da doğurmuştur. Hatta Apollon’u doğurduğu yer Leto hurmalığı olarak anılmaktadır.
Letoon, artık kutsal bir alandır. Xanthos ve Likya’nın dini merkezi kabul edilecektir. Fakat sadece dini merkez olmakla kalmayacak Likya Birliği’nin önemli bir arşiv yeri de olacaktır.
Letoon’un ilginç yanlarından bir diğeri ise Anadolu’nun yerli halklarından olan Luvi kökenlilerin bu bölge ve çevresinde yaşamış olması ve Luvi inancının Helenistik dönemle beraber Leto’da var olmaya devam etmesidir.
Artemis ve Apollon adına tapınaklar yapılmış, onların su içip yıkandıkları yer pek çok uygarlık için şifa kaynağı olarak kabul görülmüştür.
Antik zamanda Likya sınırları içinde olan Letoon bugün Muğla’nın Seydikemer ilçesinde yer almaktadır ve komşusu Xanthos ile beraber Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’ndedir.
Canan Yıldırım Sayak