KİEV GÜNCESİ

Boryspil Havaalanı’nda Happy Vacations‘un rehberi tarafından karşılandıktan sonra, yaklaşık 40 Km2’lik düz ve geniş bir yolu izleyerek şehir merkezine geldik. Eski Sovyetlerden kalma kasvetli ve soğuk yüzlü binalar görmeyi beklerken, sıcak modern binalar görmek bizi şaşırttı.

Beşinci yüzyılda kuzeyden gelen Kyi, Schek ve Khoryv adlı 3 erkek ve Lybid adlı kız dört kardeşin Dinyeper Nehri’nin kıyısında kurdukları bu kente büyük kardeşleri Kyi’ni adını vermişler. Şehir zaman içerisinde beyliklere bölünse de güçlerini birleştiren Beyler bugünkü Kiev Kenti’nin temelini attılar.

Ukrayna, Fransa büyüklüğünde bir ülke. Yüzölçümü 603 bin km2’dir. Nüfusu on yıl kadar önce 52 milyon olmasına rağmen, bugün 47 milyona düşmüştür. Bunun en önemli sebebi erkek nüfusun, kadın nüfustan çok fazla olması ve evliliklerin son derece azalması olarak gösteriliyor.

Kiev, Oslo ve Viyana’dan sonra dünyanın 3. yeşil kenti. Kişi başına 22 m2 yeşil alan düşmekte. Para birimi Grivna olan bu ülkede kredi kartları da yaygın olarak kullanılmaktadır. Döviz büroları kent merkezinde az miktarda bulunduğundan havaalanındaki büfeden para bozdurmanızı tavsiye ederim. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla 24.8.1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Ukrayna diğer Sovyet ülkelerinden özellikle Rusya’dan her bakımdan çok farklı. Özellikle insanlar çok daha sıcak ve samimi. Şehir merkezindeki Arena City adlı gece kulübü görülmeden gelinmemeli.

Şehrin en önemli caddesi Kreashatic hafta sonları trafiğe kapatılıyor. Bu caddenin iki yanında Independence Square ve Revolution Area adlı iki meydan mevcut.

Kiev’de kayıtlı olarak 3 milyon 500 bin kişi yaşamakta ama gerçek yaşayan sayısının 5 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor. Ukrayna’nın Batı bölgesi Katolik, ancak nüfusun büyük bölümü Ortodoks. Dünyada hiç bir yerde olmayan Ortodoks ve Katolik birlikteliği var. Kiliseleri Vatikan’a bağlı ama Ortodoks bayramlarını kutluyorlar. Yani, biraz ondan, biraz bundan bir Hristiyanlık yaşıyorlar.

Kiev’in tarihine tekrar dönecek olursak; 1242 yılında Ukrayna yıkılınca bazı prensler kuzeye giderek Rusya’nın temellerini attılar. Bu boşluktan yararlanan Lehistan ülkeyi işgal edip, halka eziyet edince,  halk Doğu tarafına kaçıp burada Kazak ordusuyla birleşmişler (Bu Kazaklarla Türk asıllı Kazakistanlı Kazakları karıştırmamak lazım). Hmelnitsky komutasındaki Kazak ordusu Kiev’i kurtarıyor.

Kiev de gezilecek bazı yerler

Karaim Sinagogu: Çok zengin bir Türk Musevi’si tarafından 1902 yılında Gorodetski’ye yaptırılmış olan bu Sinagogu zaman içerisinde Karaim Musevilerinin başka yerlere göçmesiyle eski işlevini yitirmiş olup,  günümüzde Öğrenci Tiyatrosu olarak kullanılıyor.

Altın Kapı: 11. yüzyılda Pres Yaroslav tarafından o zamanki Kiev’in girişine yaptırılan kapının üzerine bir kilise ilave ediliyor. Bu kilise aynı zamanda gözetleme istasyonu olarak da kullanılmış. Hemen yanında Altın Kapı metro istasyonu var. Kiev metro ile 1961 yılında tanışmış. Toplam 46 istasyonu mevcut. Bilet fiyatı ise 2 Grivna.

Ayasofya Kilisesi: Prens Yaroslav İstanbul’da görüp çok etkilendiği Ayasofya’nın bir benzerinin Kiev’de kurulmasını istemiş. 1037 yılında yapıldığı tahmin edilen kilisenin hemen yanında kendisine bir ev ilave etmiş ve orada yaşamaya başlamış. Prens Yaroslav ilk kez kız ve erkek okulları kurmuş, Matbaayı getirmiş.  18. yüzyılda İtalyan Barok mimarisinin etkisinde kalan mimarla ilave binaları barok tarzında yapmaya başlamışlar. Günümüzde UNESCO’nun korumasında olan kilise görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.

Aziz Vladimir Katedrali: Altın kubbesiyle dikkat çeken kilisenin orijinali 1934 yılında yerine hükümet binası yapmak için Stalin tarafından dinamitle yıkılmış. Ancak, bir kaç yıl sonra çıkan 2. Dünya Savaşı nedeniyle Hükümet Binası yapılamamış. Daha sonra bu günkü Katedral yıkılan eski binanın planına göre yeniden inşa edilmiş. Kubbelerinde 5.300 kg. altın kullanılan katedral de23 ayrı melodi çalan en ağırı 8 ton, en hafifi 5 kg. olan birçok çan mevcut.

Prens Olga Heykeli: Prens Vladimir’in büyükannesi olan Olga’ya Bizans İmparatoru’ndan gelen davet üzerine İstanbul’a geldi. Burada Hristiyanlıkla tanışan Prenses Ukrayna’nın Hristiyan olan kadını ünvanlına sahip oldu. Fotoğrafta ortada bulunan Prenses Olga’nın sağında ülkeye Kril alfabesini getiren iki kardeş, solunda ise Hz. İsa’nın ilk havarisi Andre bulunmakta.

Kyivo Pecherska Lavra: 900 Yıllık bir geçmişe sahip olan bu kompleks irili ufaklı ve özgün mimarili bir çok kiliseyi barındırmakta.

Ulusal Opera Binası: Kreashatic caddesinde bulunan bina iç ve dış güzellikleri ile son derece ilgi çekici.

Mariyinsky Sarayı: 1750 yılında Rus mimar Ivan Mincurin’in denetiminde, İtalyan Bartolemeo Rastelli tarafından inşa edilmiştir. Çar ailesi uzun yıllar bu sarayda yaşamıştır.

Andriyivsky Yokuşu: Kiev in en dik ve en eski yokuşu diyebiliriz. Ülkeye özgü hediyelik eşyaların satıldığı ilginç bir yer.

Bu gezimde yerel organizasyonları sağlayan Happy Vacations Seyahat acentesine ve direktörü Iryna Silchenko’ya ne kadar teşekkür etsem azdır.

Metin ve fotoğraflar: Kaptan Levent Karataş

13-15.09.2010