Karadeniz’in Zeugma’sı olarak nitelenen Hadrianoupolis antik kenti ile ilgili olarak kaleme aldığım dizi yazının dördüncü ve son bölümüne girmiş bulunuyoruz. Bu antik kentin üzerine ciltler dolusu kitaplar yazılsa yine de anlatılması gereken birçok konunun dışarıda kalacağını düşünüyorum.
Karabük’ün Eskipazar ilçesinde iki bin yaşındaki antik kent, her yıl kazılarak ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Günümüzde kazıları Prof. Dr. Vedat Keleş’in de öğrencisi olan Karabük Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Ersin Çelikbaş Kastamonu Müzesi ile birlikte yürütüyor. Yine geçmişe dönelim ve yapılan çalışmaları Prof. Dr. Vedat Keleş’in Sırtçantam dergisindeki yazısından okuyalım:
“2011 sezonu çalışmalarının odak noktasını tabanında oldukça unik mozaiklerin yer aldığı Kilise B’nin restorasyon ve konservasyon çalışmaları oluşturmuştur. Bördürleme, tamamlama, sağlamlaştırma ve mekanik temizlik gibi çalışmalar sonucunda taban mozaiğinin konservasyonu tamamlanmış ve üst örtü sistemi ile birlikte 2012 sezonunda teşhire açılması planlanmıştır.
Nuh Tufanı izleri
Kilise B’de ‘naos’da, ‘bema’nın hemen önündeki ana sahnedeki ana mozaik panosundaki ikonografiden biraz söz etmek gerekmektedir; burada personifike edilmiş biçimde İncil nehirleri olan Geon, Phison, Tigris ve Euphrates yer almaktadır. Burada işlenmiş olan dört nehir personifikasyonu; Nuh’un Tufanı’yla ilgilidir. Nuh Tufanı’ndan önce dünya, Arap Yarımadası, Havilah, Afrika, Ethiopia ve Batı Avrupa ise Eden olarak isimlendirilmekteydi ve adı geçen nehirler bu bölgelerde yer almaktaydı. Nuh Tufanı’ndan sonra bu nehirlerin ortadan kaybolduğu ve cennete geçtiği inanılmaktadır. Bundan dolayı nehirlerin kilise zemininde işlenmesi cennet inancı ile ilgili ilişkili, diğer tarafta apsis kısmı içerisinde yer alan tavus kuşunun bir kaptan su içerken betimlenmiş olduğu mozaik ölümsüzlük ile ilgilidir. Eski bir efsaneye göre tavus kuşunun etinin çürümediğine inanılmıştır. Bunun yanında tavus kuşunun eskiyen tüyünü her yıl döküp, yerine yenilerinin çıkması da bu görüşü desteklemiştir ve tavus kuşunun ölümsüzlüğüne inanılmıştır. Apsis kısmında yer alan tavus kuşunun kaptan su içmesi, cennetin suyunu içmesiyle ilişkilendirilmiş olup ölümsüzlüğünün sebebini cennet suyundan içmesiyle mümkün olduğu anlatılmak istenmiştir. Güney nefin orta kısmında yer alan üzerinde bir boğanın kutsal sudan içerken siluetinin suya yansıdığı pano bu yönüyle oldukça ilgi çekicidir.
Antik kent yok olmaktan kurtarıldı
Devletimizin bize yüklediği sorumlulukla Karadeniz’in Zeugma’sı olan Hadrianoupolis’i yok olma noktasından kurtarıp sadece bilimsel kazanımlar için değil, korumacı bir anlayışla ve buranın aynı zamanda yeni bilim adamlarının yetişeceği bir okul olduğu gerçeğini de unutmadan gelecek kuşaklara aktarmak en büyük hedefimizdir. Bu bağlamda çalışmalara başladığımız 2010 yılından itibaren desteklerinden dolayı başta Kültür ve Turizm Bakanlığımız olmak üzere, Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü’ne, çalışmalarımızda desteğini her zaman yanımızda hissettiğimiz Karabük Valiliği, İl Kültür Turizm Müdürlüğü, Eskipazar Kaymakamlığı ve Eskipazar Belediye Başkanlığı’na, Eskipazar’ın duyarlı halkına, güvenlik birimlerimize ve bu süreçte özveri ile çalışan ekibimiz ve öğrencilerimize Hadrianoupolis Kazı Başkanlığı olarak bir kere daha şükranlarımızı sunuyoruz. Hadrianoupolis şüphesiz detaylı bir şekilde araştırıldığında gerek ülke ve gerekse bölge arkeolojisi ve turizmine önemli katkılar sağlayacaktır.
Bu önemli antik kentin kültürel değerlerinin gelecek kuşaklara aktarılması noktasında daha fazla desteğe ihtiyacımız olduğu gerçeğiyle Hadrianoupolis gönül dostlarının artması dileğiyle…”
Grifon mozaiği
Prof. Dr. Vedat Keleş hocamızla çalışma şansı bulduğum için kendimi şanslı görüyorum. Böylesine önemli ve büyük bir antik kentin tanıtımında bulunmaktan dolayı hem bir yayıncı olarak hem de görsel toplamaya katkı sağlayan biri olarak mutluluğum kat ve kat artmıştır. Ayrıca dönemin Eskipazar kaymakamı Eren Arslan (günümüzde Milas Kaymakamı) ve sevgili büyüğüm Eskipazar beyefendisi Ahmet Bostan’a tanıdıkları imkân ve konukseverlik için ekibim adına teşekkür ediyorum. Yapılan güzel işler kalıcı oluyor. Yıllar sonra bile o güzel günleri anıp, o günlerdeki iş üretmenin vermiş olduğu heyecanı hissedebiliyorum.
Antik kentte kilise ve konaklama alanlarının tapanlarında bulunan mozaikler ilgi çekici nitelikte. Her mozaiğin öyküsü binlerce yıllık bir geçmişe dayanıyor. Benim ilgimi çeken taban mozaiklerinden birinde Grifon figürünün bulunması idi. Grifon Doğu kültürüne ait korkulan hayali bir varlıktır oysa. Kanatlı aslan vücuduna, kartal olan büyük başına ve eşekkulağına sahiptir. Aynı zamanda saygıda duyulan bir varlıktır Grifon, saygı duyulan, asil, güçlü, yırtıcı ve vahşi…
Grifon, yeryüzünün ve gökyüzünün en güçlü hayvanlarının birleşimiyle oluşmuştur. Aslen Mezopotamyalıdır, Asur saraylarının duvarlarında ve mühürler üzerinde kutsal ağaçta bulunan hayati gücün korunmasıyla görevlidir. Eskipazar’da bulunan Hadrianoupolis antik kentinin Kilise A binasının taban mozaiğinin süsüdür Grifon, şimdi Hadrianoupolis antik kentini korumakta.
Peki, hayali bir yaratık olan Grifon’un Batı’da, ait olduğu masal dünyasına binlerce kilometre uzaklıkta, Karadeniz kıyısına yakın bir yerde, ait olmadığı bir kültür coğrafyasında bir kilisenin taban mozaiğinde ne işi var diye hiç düşündünüz mü?
Metin ve fotoğraflar: İsmail Şahinbaş