Doktor olmak uzun yıllar eğitim görmeyi gerektiren, üstelik uğraşısı insan sağlığı olunca, sağlık da bir bütün olduğuna göre, bir doktordan kadına şaşı bakış oldukça çarpık, oldukça ilkel bir durum diye düşünüyorum. Aslında herkesin duyması gereken bir olay, ama duymamış olabilirsiniz diye bir kez de ben anlatayım dedim. Antalya Devlet Hastanesi Baş Hekimi; Sadık Özmen, hastanede dokuz yıldır taşeron firmanın temizlik elemanı olarak çalışan, Banu’ya “Sen satış yapıyor musun?”, yanındaki hastane personeline dönerek de “Bunlara dikkat edin, bunlarda her şey vardır, fuhuş da dâhil” demiş. ‘Bunlar’ derken bütün çalışan kadınları kastettiği bilinen bir gerçektir.
Daha önceleri hemşirelere de buna benzer hakaretlerde bulunmuş olduğu dilden dile dolaşıyor. Banu; bir basın açıklamasıyla kendisine söyleneni duyurunca, dört arkadaşı ile birlikte işten atılıyor. Biliyorsunuz, bu tür olaylarda kadınlar, deşifre olmaktan, işsiz kalmaktan korkarak, taciz ve tecavüzü sineye çekiyorlar. Bulanık su avcıları da kadınların bu utangaçlığından yararlanıyor. Oysa bu utanç kadının değil, tacizcinindir. Burada utanması gereken, kariyerini kullanarak, insanları aşağılayan, kendinde hakaret etme hakkı gören başhekimindir. Bence hemen istifa etmelidir. Sağlık Bakanlığının gereken duyarlılığı göstereceğini umuyorum.
Daha iki gün önce, bir otelin muhasebecisi bir kadını müdürü taciz etmişti. Kadın onun uygunsuz tekliflerini kabul etmeyince işten atıldı. Üstelik müdürüne iftira atmak yüzünden atılıyor ki kıdem tazminatı alamasın diye. Birçok tanığı olduğu halde, insanlar işsiz kalma korkusundan tanıklık edemiyor. Örgütsüz olan herkes böylesi durumlarda yalnız kalıyor.
Devlet Hastanesi’nde ki olay için, cumartesi gün saat 18’de her örgütten birer temsilci olmak üzere Eğitim Sen’de toplanıldı. Sivil toplum örgütlerinin tümüne ulaşmak, ayrıca partilerin, derneklerin katılımını da sağlayarak, bir dizi eylem planı yapmak için 20 Temmuz pazartesi saat 18’de Eğitim Sen’de toplanma kararı alındı. Katılımcıların ve eylemcilerin kadın olması gerektiği savunuldu.
Forester’e kulak verelim; “Yaşamın gayesi, hoşa gitmeyen şeylerden kaçmak değil, hoşa gitmeyen şeyleri yenmektir”.