Şair Metin Demirtaş;
“İlk cemreler düşer
Küçülür dağların yorganı
Uyanır uykusundan ağaçlar
Derelerde hayıt kokulu
Taze kar suları” dizeleri ile başlar Akçaylı Elmacıların Türküsü şiirine. Elmalı Ovası’ndaki tarımla uğraşan insanların tabiatın kıştan bahara döngüsündeki üretim telaşını anlatır. Bu şiir, benim bakışımda tabiat ve insan ilişkisini anlatan en anlamlı şiirdir.
Tabiatta hiçbir şey bir anda olmaz, iklim geçişlerinde bir ahenk bulunur. Kış veda ederken coğrafyaya önce hava, sonra su ve ardından toprak ısınır. Dünya var olduğundan beri böyledir bu ritim. Ama tüm coğrafyalar ülkemiz coğrafyası kadar şanslı değildir.
Ülkemizin üzerine şiirler yazılacak coğrafyalarından bir de İznik Gölü’dür. İznik Gölü; ucu bucağı olmayan bin bir türlü canlının nefes alıp verdiği bir coğrafya. Etrafı yemyeşil ormanlarla çevrili, var olduğu günden beri ritmini ve ahengini misafirlerine cömertçe sunmuş bir göl.
İznik Gölü; Marmara Bölgesi’nin en büyük, Türkiye’nin ise beşinci büyük doğal gölü. Bursa’nın Orhangazi ve İznik ilçeleri arasında yer alan gölün kuzeyinde Samanlı Dağları, güneyinde ise Katırlı Dağları bulunuyor. Bu tatlı su gölünün ana kaynakları da yine çevresindeki dağların suyunu taşıyan Karadere ve Sölöz Deresi.
İznik Gölü’nde bereketin adı dağlardan akıp gelen sular oluyor. Güzelliğin adı ise her mevsim her vakit ayrı bir resme bürünen gün doğumu ve gün batımları…
İznik Gölü’nde her gün büyülü günbatımlarına da gün doğumlarına da şahit olabilirsiniz. İznik Gölü’nde en etkileyici gün doğumlarını görmenin adresi Orhangazi’de bulunuyor. Gün doğumunu ve gölün tamamını görebilmek için Gürle Dağı’na çıkmak gerekiyor. Özellikle Bayraktepe olarak isimlendirilen bölgeden, gölün üzerine düşen gün ışığı ile birlikte, Gemlik Körfezi’ni de kuşbakışı görmek mümkün. İznik ilçesi sınırlarının her yerinden gözlemlenebilen gün batımı ise özellikle Abdulvahap Hazretleri Türbesi’nin bulunduğu tepe, İznik Limanı’nda deniz fenerinin önü, Kayıkhane bölgesi, Çakırca ve Boyalıca kasabaları, Göllüce gibi farklı noktalarda keyifle izlenebilir.
Ancak İznik Gölü, görebilen gözler için yılda iki kez tekrarlanan bir doğa olayı yaşanıyor. Her yanı dağlarla çevrili olan gölün sadece bir yerinde boşluk bulunmakta. Bu küçük boşluk Karsak Boğazı olarak biliniyor. Boğaz, gölün batısında olmasına karşın, gün batımı senede sadece iki kez buradan suyun içine batar gibi bir izlenim verir. 14-21 Mart ile 3-10 Ekim tarihleri arasında, güneş suya değdiği an suyun içerisinde dağılır. Dünya üzerindeki göllerde çok az rastlanabilecek bu doğa olayının en güzel görüldüğü yer ise İznik’e bağlı Çakırca Kasabası.
Bugünlerde İznik’te bir tatlı bir telaş yaşanıyor. Bursa Valiliği, İznik Gölü’nde yılda iki kez tekrarlanan bu doğa olayını geniş kitlelere tanıtmak için bir şenlik düzenliyor. Bu yıl birincisi düzenlenecek olan İznik Günbatımı Şenliği 19-20 Mart tarihleri arasında düzenleniyor.
Doğa, devinimini sonsuzlukta yineleyip dururken, İznik Gölü çevresinde güzelliğini seyircilerinden sakınmaz. Aynı güneş her sabah doğup her akşam batıyor olsa da, farklı bir zamanda karşınıza çıktığında, sizi olduğunuz yerden alıp götürür uzaklara. Bin bir duygu tufanına kaptırır önce, göl kenarında dalları yere sürünen bir ağacın dizlerine sığınmışken. Günbatımının kızıllığı gölün çıplak bedenini sarar saten bir örtü gibi. Önünüzden usulca geçen sandallar artık geri gelmeyecek yaşanmışlıkları getirir akla. Bir ressamın tuvalini anımsatan gök, yavaş yavaş yaklaşan geleceğin habercisi gibidir oysa. Bulutlar gelip geçer bilgece; dünü unutma, bugünü yaşa, yarına bak, ama zamana hapsolma der.
İznik Gölü’nde sürprizler hiç bitmez. Mart ve Ekim aylarında Karsak Boğazı’nda batan güneşin dışında her yıl Ağustos ve Eylül aylarında göl turkuaz renklere bürünür. Bu eşsiz manzarayı izlemek içinse gölü çevreleyen tepeler üzerine çıkmak yeterli.
Bu gölde güneş her gün yeniden doğuyor ve her yeni günle yaşam yeniden başlıyor. Işığın ardından önce kuşlar başlıyor cıvıldamaya. Çevredeki dağlardan tilkiler, kurtlar, çakallar ses veriyor bir bir. Börtü böcek doğanın en güzel şarkılarını söylemeye başlıyor hemen. Kayından gürgene, kestaneden ıhlamura orman cumhuriyetinin tüm halkları güne merhaba diyor. Sonra balıkçılar adım atıyor gölün derinliklerine doğru. Her birisi bu eşsiz doğa içinde yaşama sarılıyor.
Cümleler tükendi, diller sustu… Şimdi toprağın kokusunu içe çekme, doğa orkestrasını dinleme vakti…
Metin ve fotoğraflar: İsmail Şahinbaş
28.03.2016