IŞIKLA GELEN

Yağmurla gelen, huzur olsun. Dağlar dumanlı günlerdeyiz, yüreklerde kor ateşler. Yüzlerce yıldır, dost bağlarında rengârenk açan güller solgun…

Gün ağarınca, boynumuz bükük,

Gönül dağımızda yağmur, boranlar,

Yine, yeniden diller suskun…

Kurtuluş, bir güvercinin kanadında yazılı.

‘Bir olacağız, iri ve diri olacağız’ diyen bir dev çınarın sözlerinde saklı.

Gölgesi, üstümüzde,

Sesi, kulak verenlerde,

Aklı ve yolu, karanlıklar içinde günışığını görebilenlerde…

‘Sevgi, muhabbet kaynar yanan ocağımızda,

Bülbüller şevke gelir, gül açar bağrımızda,

Hırslar, kinler yok olur aşklar meydanımızda,

Aslanlar, ceylanlar dosttur kucağımızda.’

Katıksız sevgi dolu yüreği ile muhabbette bizlerle;

‘Ararsan Mevla’yı kendinde ara,

Ne yerde, ne gökte,

Âdem de sende, şeytan da sende,

Pak eylersen gönlünü, rahman sendedir.’

Anadolu’nun mayası, özü bu hümanist felsefede vücut bulur. İnsanımızın sağduyusu, sabrı ve duru sevdasının engin kaynağı da. Her gecenin, sabahına olan inancı da. Kökleri, derinlere sarılmıştır. Savunur toprağı ölesiye. Dallarını uzatmıştır, sonsuz göklere. Ulaşır gelecek nesillere.

Kâbe’si, insandır.

İncinse de incitmeyendir.

Sözlerinin ardındaki gerçek manayı bulanlara, O Anadolu’dur. Sevinçle gelendir.

O erendir, nurdur, velidir.

Işıkla gelen,

Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’dir…

Metin: Deniz Can, fotoğraf: İsmail Şahinbaş

23.08.2015