Aslında bizim için duraktan da öte, sıcak bir çay, koyu bir muhabbet molası… Çay olur da muhabbet olmaz mı hiç…
Sıcacık bir çay, bütün yorgunluğu alır, nasıl bittiğini bile anlamazsın, muhabbetin en doyumsuz olduğu zamandır çünkü ilk durak yerinde herkes oraya gelene kadar düşündüklerini, hissettiklerini, soracaklarını hesaplar ve bütün bunları o zaman dilimine sıkıştırmaya çalışır.
Bu son gidişimiz biraz daha farklıydı, Şükrüköy’e varmadan önceki son rampayı bitirip inişe geçerken, bütün yol çamur içindeydi, bayram tatilinin son günleri olduğu için daha köye girerken çocuklarını uğurluyordu bir anne, aklıma geldi annemin arkamdan bakışı, uğurlanmak mı güzeldi uğurlamak mı?
Her gidiş zor aslında, bana sorsalardı uğurlamak derdim. Evet, Şükrüköy’e girer girmez bu duygular eşliğinde bastım pedalıma, bu duygular saniyeler içinde aklımdan, yüreğimden geçenler, işte bisikletin en güzel yanı da bu, bir yol üzerinde bin bir türlü hikâye, bin bir türlü koku sana bin bir türlü şey hissettiriyor.
Haydi, durma bas pedala!
Yazı : Ayşegül Gökalp, fotoğraflar: Hakan Eşme