ILICA, KUMKÖY VE BATMAYAN AKDENİZ GÜNEŞİ

Manavgat Ovası’nda, Akdeniz’i kuşbakışı gören bir tepe üzerinde bir yerleşim alanı olan Ilıca, Kumköy sahillerinde tüm dünyayı misafir ediyor…

Antalya’nın Manavgat İlçesi sınırlarında Ilıca isimli bir belde bulunuyor. Beldenin tabelası, Antalya-Manavgat Yolu’ndan geçenlerin mutlaka bir şekilde gözlerine takılmıştır. Ilıca, Antalya-Manavgat Karayolu’nun 70. km’sinde yer alıyor. Büyükşehir Yasası ile belediyelik hakkı elinden alınan Ilıca, günümüzde Antalya’nın Manavgat İlçesi’ne bağlı bir belde konumunda. Belki Ilıca Beldesi çok bilinmez ama bu beldenin Kumköy sahilleri pek çok kişi tarafından bilinir. Çünkü bu sahil dünyanın her köşesinden gelen, yılda ortalama 500 bin kişiyi ağırlıyor…

Anadolu’da öylesine yer isimleri vardır ki, en az 4 bin yaşındadır. İsimlerinde kültür mirası olduğunu düşünürsek, bu konuda bile muazzam bir mirasın üzerinde bulunuyoruz. Ancak bazı isimler orijinal şekli ile bilinse de, bazıları da isminin anlamını, üzerinde yaşayan son uygarlığın yazılış şekli ile yaşıyor. Ilıca gibi verilen isimler hiçbir şekilde boş yere verilmez. Mutlaka o çevrede termal bir su kaynağı ya da isminin anlamında olduğu gibi ılık bir su mutlaka mevcuttur.

Toroslardan Akdeniz’e

Gelelim Ilıca Kasabası’nın hikâyesine… Antalya’nın İbradı İlçesi, Torosların adeta bağrında bulunur. İbradı’nın Ormana Köyü’nde yaşayan Yörükler 1500-1600’lü yıllarda soğuk kış aylarını geçirmek için Akdeniz’in ılık ve sulak en uygun bir arazisine yerleşirler. Yaz aylarını Torosların serin yaylalarında geçiren bu Ormana Yörükleri kış aylarını Ilıca ismini verdikleri bu yerleşim alanına 1800’lü yıllarına kadar yaşam geleneğini sürdürmüşler.

Bu tarihten sonra ismini kuzeyinde bulunan büyük ovaya bakan su kaynağından alan Ilıca artık yaz-kış oturulan bir yerleşim alanına dönüşür. Daha sonra bölge coğrafyasının farklı bölgelerinden gelen insanlarda yerleşir bu beldeye. Müslüman ve Hıristiyan ahali birlikte yaşar 1923 yılındaki mübadeleye kadar.

Nüfusun çoğalması ve ticaretin gelişmesiyle, köy yepyeni bir cazibe merkezi olur. Toprağın veriminden yararlanılır; susam, buğday, darı, yulaf ve pamuk üretimi başlar. Toprağa bağlı ticaretin gelişmesi yaşam alanlarının estetikle biçimlendirilmesiyle Ilıca evlerini ortaya çıkarır. Bugün yerli-yabancı pek çok insanın ilgini çekiyor bu evler.

Tarım ve turizm

Ilıca, tarımla geçimini sağlayan bir cazibe merkezi iken 1980’li yıllarda liberal politikaların uygulanması ile yeni bir yön bulur. Beldenin gelecekteki yapısını şekillendirecek ilk adımlar atılır, turizm yatırımları başlar. İlk otel 1987 yılında açılır. 1994 yılında belde olduğunda 3200 olan nüfus bugün itibarı ile 20 bine ulaşır.

Ilıca hem turizm hem de tarım bölgesi. Bir yandan tarımsal üretimle güçlü, diğer yandan Kumköy sahillerinde dünyayı misafir eden turizm yatırım potansiyeline sahip. Kumköy’de bulunan otellerde toplamda 20 bin yatak kapasitesi var. Kumköy, ‘Mavi Bayrak’lı 3 km’lik sahilleri ile Türk turizminde önemli bir yer tutmakta.

Sırtçantam Dergisi ekibi olarak, 2008 yılında yapmış olduğumuz çalışmalarda ‘Caretta caretta’ların Kumköy sahillerine yumurta bıraktığına şahit olduk. Yine aynı proje kapsamında yine Kumköy sahillerinde yapmış olduğumuz yüzey araştırmalarında mil taşları bulduk.

Kumköy’de günbatımı mutlaka yaşanmalı

Kumköy Sahili’nden gün batımının güzelliği ile dikkat çekici. Bölgeye gelen misafirlerin en çok tercih ettikleri etkinlik ise; Side ile Kumköy arasında günbatımında yapılan yürüyüşler.

Bir yanı tarımla şekillenen bir belde, turizm yanı ile tüm dünyayı misafir eden bir anlayış ve diğer yandan geçmişin izleri evleri ile çok yönlü bir çağdaş yaşam alanı olan Ilıca örnek ve önder anlayışını sürdürmekte…

Metin ve fotoğraflar: İsmail Şahinbaş

01.08.2016