İklim Değişikliği ve Enerji Savaşları

iklim

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Raporu, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yüzde 95 insan faaliyetleri kaynaklı olduğunu açıkladığı sırada, Boston’da yapılan halk oylamasında, eyalette termik santrali kurulmaması kararı verildi.

Sağ görüşlü Avukat James Taylor ise küresel ısınmanın insan kaynaklı olmadığın kanıtlamak için eyalet eyalet dolaşarak, başka şeyler söylüyordu. Yapılan röportajlarda, tüm ısrarlara rağmen arkasındaki fonlara dair hiçbir bilgi vermedi yine de bazı fonların enerji şirketlerinden geldiği belgelendi. Söylemleri ise şuydu, ‘yenilenebilir enerji santrallerinden RES’ler, kuşlara zarar veriyor…’

Taylor’un başını çektiği yapılanmanın amacı, ABD eyaletlerindeki yenilenebilir enerji yasalarının geri çekilmesini sağlamaktı ve bir başka söylemleri daha vardı; ‘küresel ısınmanın asıl nedeni karbondioksit değil, metan gazı salımıdır.’

Peki, bu doğru muydu?

Geçtiğimiz son 10 yıl, son yüzyılların en sıcak 10 yılıydı. İnsan faaliyetleri sonucunda atmosfer, beklenmedik ve daha önce görülmedik bir şekilde değişirken, 100 yılda bir görülen çok büyük kasırgalar 5 yılda bir görülmeye başlamışken, büyük sel felaketleri iklim mültecilerine yol açarken, yangın sezonu diye bir sezon kalmamış ve kontrol edilemez orman yangınları dört mevsim yaşanırken bu adamlar neler söylüyordu?

‘Oregon Dilekçesini’ neden 31 bin bilim adamı imzalamış ve ‘insan kaynaklı iklim değişikliği yoktur’ diyordu. Neden ‘Hükümetlerarası Olmayan İklim Değişikli Paneli’ toplanıyordu?

Yoksa enerji şirketleri birbirine mi girmişti?

Amerika Birleşik Devletleri, 2020 yılına kadar yeni bir enerji hedefi belirlemişti; enerjinin en az yüzde 20’sini yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamak! Fosil yakıtlardan olan ve kömür ve petrole göre yüzde 90 daha temiz olan doğalgaz için yeni teknolojiler kullanarak, 2020 yılı hedefine ulaşmak istiyordu. Kaya kırma mekaniği kullanılarak, ülke genelinde 10 trilyon dolarlık doğalgaz rezervi belirlendi. Her yıl 35 bin doğalgaz kuyusu açılıyordu.

Metan gazı da nereden çıkmıştı?

Doğalgaz petrol ve kömürden yüzde 90 daha temizken, atmosfer için karbondioksitten 80 kat daha zararlı metan gazı söylemleri de nereden çıkmıştı?

Doğalgaz etan gazı yani CH3 de içerse, neredeyse tam olarak metan gazıdır ve CH4’dür. Yoksa metan gazı günah keçisi miydi?

İnsan kaynaklı iklim değişikliğini reddedenlere göre, olağan şüpheli olarak görülen metan kaynakları olan çöplük alanları ve sığır çiftliklerinden daha önemli metan gazı salınan bir yerler olmalıydı.

Taylor ve ekibi, standart doğalgaz detektörlerinden bin kat daha hassas detektörlerle, New York sokakları, Kansas, Colorado, Utah başta olmak üzere tüm eyaletlerde metan gazı kaçakları arıyordu. Kapatılmış doğalgaz ve petrol kuyularına hedeflendiler ve elde edilen veriler şaşırtıcıydı. Sadece Doğu Utah’da, 1812 kilometrekarelik alanda her yer gaz sızıntısıyla kaplıydı ve durum Colorado’da daha da kötüydü. Utah Eyaleti’nde atmosfere metan gazı salımı yüzde11, Utah’da yüzde 17, Colorado’da yüzde 45’di ve ülke genelinde metan kaçağı yüzde 3,6 olarak belirlendi. Onlara göre bu ‘dehşet’ demekti!

Bu verilere dayanarak, ‘Yenilenebilir Enerji Yasalarını’ eyaletlerden geri çektirebilirlerdi. Kansas Eyalet Meclisi sadece 1 oyla kurtuldu. Diğer eyaletlerde de sonuç alamadılar ve dört başka eyalet, ‘daha güçlü çevre odaklı mücadele’ kararı alarak, bunu deklare etti. Oregon, Washington, San Francisco valileri birer çevre aktivisti gibi çalışarak, sera gazı salınımını azaltma kararlılığının arkasında durdu. Kansas bir buğday eyaleti olmanın yanında, yenilenebilir enerji eyaleti olma hedefi belirledi

İnsan kaynaklı iklim değişikliğine karşı çıkanlar, önce ‘bu iklim değişikliği bir hikâye’ demişti. İklim değişikliği kaynaklı felaketler peş peşe sahnede yerini almaya başlayınca, ‘olabilir ama fazla da etkisi yoktur’ dediler. Bugün, ‘evet var ama başka şeyler de var’ diyerek, bilimsel verilere karşı direniyorlar. Bilim eğitimi olmayan bir avukat, ‘iklim değişikliğinin insan kaynaklı olmadığını’ kanıtlama peşinde. Oregon Dilekçesi’nde hayali imza sahipleri belirlendi ve 31 bin imzacı arasında jeologlar, fizikçiler, matematikçiler, astronomlar, metorologlar vb var ancak iklim bilimci hiçbir bilim adamının olmadığı biliniyor…

Ruhi Köktürk