HES’ler Artık Milli Park Bile Tanımıyor

wwf

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Beydağları Milli Parkı sınırları içinde yer alan Kesme Boğazı Deresi üzerine HES yapılması için gerekli ÇED sürecini başlattı. Doğa koruma ile enerji politikalarını bir kez daha karşı karşıya getiren böyle bir projenin kabul edilmesi, tabiatın korunması adına bugüne kadar kaydedilmiş olan sınırlı adımların da gerilemesine yol açacak. Kaybeden yine, kaderleri biz insanlara bağlı olan biyolojik değerlerimiz, yani tabiatın sessiz sakinleri olacak.

Sözkonusu HES yapıldığı takdirde, WWF-Türkiye’nin, biyolojik çeşitliliğimizin korunması için başlattığı Türkiye’nin Canı Hibe Programı kapsamında desteklediği ‘Antalya’nın Beşi Bir Yerde Projesi’ kapsamında korunması hedeflenen Kemer orkidesi (Ophrys climacis), Olimpos safranı (Crocus wattiorum), Side canavarotu (Orobanche sideana), Kaputaş andızotu (Inula sechmenii) ve Kangay (Rhaponticoides hierroi) gibi tehlike altındaki bitki türleri dahil 32’si endemik (yalnız ülkemizde yetişen) toplam 111 bitki türünün yok olma sürecine hız kazandıracak. Bugüne kadar çeşitli gerekçelerle sınırları iki kez daraltılmış olan Olimpos-Beydağları Milli Parkı’nda böyle bir projenin hayata geçirilmesi, taraf olduğumuz Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve benzeri uluslararası düzenlemeler kapsamında türlerin ve doğal yaşam alanlarının daha iyi korunması ve korunan alanlarda daha etkili korumanın sağlanmasına ilişkin yükümlülüklerimize ters düştüğü gibi titizlikle korumamız gereken doğal mirasımıza vurulacak yeni bir darbe anlamına gelecek.

WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak “Yaşanan bu acı durum, yatırımların önünü açmak adına doğayı gözden çıkarma düşüncesinin bir ürünüdür ve başka milli parklarda da benzeri tehlikelerin olması endişe vericidir” dedi. Söz konusu kararın başta Yenilenebilir Enerji Kanunu, Maden Kanunu, Sulak Alanlar Yönetmeliği olmak üzere çeşitli yasal düzenlemelerde son zamanlarda yapılan değişiklikler ve gündemde olan Tabiat Kanunu ile “yasal koruma statüsü”ne sahip milli parkların bile HES, madencilik, yapılaşma gibi tehditlere karşı ne kadar savunmasız bırakıldığının bir göstergesi olduğunu belirten Baştak, “bu olay aynı zamanda HESlerle ilgili olarak yapılan en büyük hatalardan biri olan korunan alanlar ve onları besleyen akarsularda HES yapımının en çarpıcı örneklerinden biridir; karar vericilerin, bu yanlıştan vazgeçmesini talep ediyoruz” dedi.