Greenpeace’in hazırladığı raporun sunumu, Marakeş’te düzenlenen Barcelona Konvansiyonu’nun (BARCON) 16. Taraflar Toplantısı ile aynı zamanda yapıldı. Rapor, BARCON üyelerine Akdeniz’de bir deniz rezervleri ağı oluşturmak için, verilen taahhütlerin yerine getirildiği çağdaş bir yönetim sisteminin merkezi olmaları için çağrıda bulunuyor. Aynı zamanda Uluslararası Atlantik Orkinoslarını Koruma Komisyonu’ndan (ICCAT) Akdeniz’de deniz yönetiminin çağdaşlaşmasına yönelik ilk adım olarak mavi yüzgeçli orkinos avına son verilmesi ve yumurtlama alanlarının korunmasını talep etmelerini istiyor.
Akdeniz, aşırı ve tahrip edici balık avcılığı, kirlilik, kıyı alanlarının bozulması ve gittikçe artan iklim değişikliği etkilerinden yıllardır olumsuz etkileniyor. Greenpeace’e göre zaman geçtikçe telafi edilemez bir hasara yol açan bu durum, (özellikle de en dramatik örnek mavi yüzgeçli orkinos stoklarında görülmekte) hükümetlerin biran önce deniz rezervlerine etkisi olacak bir politika izlemelerini gerektiriyor.
Greenpeace Uluslararası Akdeniz Politikaları Danışmanı Sofia Tsenikli’ye göre Barcelona Konvansiyonu Akdeniz için yönetim sisteminin çağdaşlaştırılması çabalarında temel taşı olmalı. Ayrıca var olan bölgesel anlaşmaları ve kurumları ilişkilendirme ve bütünleşmiş bir çerçevede tedbirli ve bütüncül ekosistem yaklaşımı çizmeli. Tsenikli, Greenpeace’in önerisinin bütün bu kriterleri yerine getirerek, kısa, orta ve uzun vadede Akdeniz ekosistemini kurtarma ve koruma planı sunduğunu söylüyor.
Bilim adamlarının desteği
En acil ihtiyaç duyulan kısa vadeli önlem, kuzey mavi yüzgeçli orkinoslarının tam koruma altına alınması. Geçen hafta ICCAT’de görev yapan bilim adamları mevcut yumurtlama alanlarında biokütle oranının, bu avcılığın ilk başladığı zamandan bu yana yüzde 15 azaldığını rapor etti. Bu da mavi yüzgeçli orkinosların tür olarak (geçen ay Monako tarafından önerilen) CITES Appendix I listesine alınması için yeterli kriterleri taşıdığı anlamına yani (bizzat ICCAT’in bilim adamları tarafından) uluslararası ticaretinin yasaklanması önerisinin desteklendiği anlamına geliyor.
ICCAT bilim adamlarının Greenpeace’in söylemini resmileştirdiğini belirten Greenpeace Akdeniz, Denizler Kampanyası Sorumlusu Banu Dökmecibaşı da kuzey maviyüzgeçli orkinoslarının tükenmenin eşiğinde olduğunu belirtiyor ve tehlike altındaki bu türleri yok olmaktan yalnızca, uluslararası ticaretin yasaklanması ve avlanmanın durdurulmasının kurtarabileceğini söylüyor.
ICCAT ve diğer balıkçılık yönetimi örgütleri, denizel kaynaklara karşı sorumluluklarını yerine getirmekte son derece başarısız oldular. Bu da mevcut parçalanmış yönetim modelinden, tedbirsel, bütüncül ekosistem yaklaşımına dayalı, özellikle de, açık denizlerde geniş ölçekli etkin bir deniz rezervleri ağı kurulmasını sağlayacak entegre bir yönetim sistemine acilen geçilmesi gerektiğini gösteriyor. Greenpeace, bu sürece katkı sağlayacak bir girişimle Akdeniz’de acilen korunması gereken iki önemli açık deniz alanını belirledi; Balear mavi yüzgeçli orkinos yumurtlama alanı ve Sicilya Kanalı. Bu alanlar ile ilgili bilimsel verileri de Biyolojik Çeşitlilik Konvansiyonu’na (CBD) ve Barselona Konvansiyonu’na sundu.
Türkiye’nin de bu plana destek vermesi gerektiğini söyleyen Dökmecibaşı da Greenpeace’in hükümete Akdeniz’in geleceği için karasuları dâhilinde ve dışında deniz rezervleri oluşturulması için gerekli altyapıyı hazırlaması çağrısında bulunduğunu belirtti.
Denizlerin geleceği açısından büyük önem taşıyan BARCON ve ICCAT toplantıları, önümüzdeki altı hafta boyunca yapılacak.
Greenpeace, tüm okyanusların yüzde 40’ında tamamen korunan küresel bir deniz rezervleri alanı oluşturmak için kampanya yürütüyor. Aşırı avlanma, habitat tahribatından uzak temiz ve sağlıklı bir deniz yaşamı için bunlar temel kriterler. Sağlıklı denizler aynı zamanda iklim değişikliğinin yok edici etkilerine karşı ekosistemler üzerinde bir direnç yaratabilmelerinde de çok önemli bir rol oynuyor.