‘Katılımcı Onay Sistemleri Çalıştayı’, Buğday Derneği’nin kolaylaştırıcılığında, Bayramiç III. Tohum Takas ve Yerel Ürün Şenliği’nde gerçekleşti. Çalıştayın en önemli çıktıların biri Gerçek Gıda Bildirgesi oldu.
Buğday Derneği’nin Nisan 2013’de onaylanan ‘Doğal ve Yerli Ürüne Aracısız ve Güvenli Ulaşım Projesi’nin amaçlarından biri olan, benzer çalışmalar yapan oluşumlar arasında bilgi alışverişi ve yardımlaşmanın sağlanması kapsamında gerçekleştirilen çalıştayda, katılımcı onay sistemleri konusunda faaliyet gösteren oluşumlar, birbirlerini tanıma ve fikir alışverişi yapma imkânı buldular. Çalıştay sonunda ‘Bayramiç Gerçek Gıda Bildirgesi’ni imzalayan katılımcılar, Ekim ayında tekrar bir araya gelecek.
Bayramiç Gerçek Gıda Bildirgesi
Var Olan Durum: Bugün yeryüzünde gıda üretimi, küresel çapta genişleyen ve hızla tekelleşen tohum, gübre ve ilaç şirketlerine geri dönüşsüz bir biçimde bağımlı hale gelmektedir.
Gıda hammaddelerinin üretimi, büyük ölçekli işletmelerde, petrol ürünleri ve yoğun kimyasal kullanımı ile piyasaya yönelik olarak gerçekleştirilmekte, bu işletmelere sağlanan teşvik, vergi indirimi ve hibeler yoluyla, küçük üreticilerin rekabet şansı ortadan kaldırılmaktadır.
Gıda işleme, büyük kentlerin etrafına yoğunlaşmış bir şekilde hazır gıda temelli olup, uzun süreli dayanıklılığı sağlamak üzere katkı maddeleri ile gerçekleştirilmekte, konulan standartlar geleneksel üretimi dışlamakta ya da yok saymaktadır.
Öte yandan insanlık ise, 20. yüzyıl ile birlikte girdiği sanayileşme, modernleşme ve kentleşme sürecinde, giderek hem kendisine hem de doğaya yabancılaşmış, gıda üretim süreçlerinden büyük ölçüde el ayak çekmiştir. 21. yüzyılda gıda evin arka bahçesinden değil, büyük çoğunlukla süpermarket raflarından temin edilir hale gelmiştir.
Kentleşme uğruna kırsal alan hızla insansızlaşmakta, madencilik, enerji ve inşaat sektörlerinin neden olduğu büyük bir yıkımla yüz yüze gelmektedir. Köylerimiz dahi küresel pazarın bir parçası olmuş, yumurta, süt, peynir, ekmek üretilmez hale gelmiştir.
Gıda üretimine ilişkin toplumsal hafızamız da silinmek üzeredir. Sofralarımız, bayramdan bayrama kurulmaktadır. Sokaklarımız fastfood zincirlerinin dükkanları ile donatılırken, geleneksel lezzetlerimiz belgesel arşivlerinde saklanmak üzere birer birer ortadan kalkmaktadır. Bireysel ve rekabetçi eğitim sistemimiz, ne kendine yeterli bireyler yetiştirmekte, ne de farklı coğrafyaların farklı gereksinimlerine yanıt üretebilmektedir.
Bitkisel ve hayvansal üretim birbirinden kopartılmış, kırsal alanın ekolojik döngüleri kırılmıştır. Çiftçimiz, piyasaya üretim yapabilmek için girdiği borç batağında, kendi tarlasında şirketlerin kölesi haline gelmiştir.
Köylünün elindeki tohumlar, yaygınlaşan ilaç ve gübre kullanımının neden olduğu hastalık ve yıkımlar karşısında değerlerini yitirmiş, biyolojik çeşitliliğimiz hızla gerilemektedir. Tohum bankaları, halka değil, tohum çeşitliliğimizi yok eden şirketlere hizmet etmektedir.
Tüm bunlar sonucunda kendi gıdasını yetiştirmek, bir hak olmaktan çıkarılıp, geçmişe özlem duyulan bir uğraş olarak gösterilmeye çalışılmaktadır.
Oysa bu topraklar, binlerce yılda oluşmuş Anadolu bilgeliğinin bir devamı olarak, doğaya ve emeğe saygılı üretim yapan onurlu insanlarla doludur. Onların bir parçası olarak, 20 Nisan 2013 tarihinde, 3. Bayramiç Tohum Takas ve Yerel Ürünler Şenliği’nde buluşan bizler, gelinen bu duruma seyirci kalmayacağımızı, yaşamımızı başkalarının eline bırakmayacağımızı ve bundan sonrasında aşağıda ifade ettiğimiz görüşler çerçevesinde hareket edeceğimizi ilan ediyor, herkesi bu bildirgeyi imzalamaya ve gıda özgürlüğünün bir parçası olmaya çağırıyoruz.
Bildirge: Gıda, kaynağı olduğu güneşin altında yaşayan her canlı için haktır. Herkesin kendi gıdasını özgürce yetiştirmeye ve onu yetiştirecek kirlenmemiş bir toprağa ve su kaynağına hakkı vardır. Gerek kırsal alanda, gerekse kentlerde yaşıyor olsun, her insan bu gıda üretiminin bir parçasıdır.
Gerçek gıda, genetiği değiştirilmiş organizmalar olmadan, doğaya, emeğe, toplum ve insan sağlığına saygılı olarak üretilmiş, işlenmiş ve dağıtımı yapılmış gıdadır.
Her nerede yaşıyor olursa olsun bu bildirgeyi imzalayanlar, sürekli yüz yüze geldiği herkesle, mahallesinde, iş yerinde ya da örgütlendiği herhangi bir noktada gerçek gıda için bir araya gelirler ve bu bildirgede ifade edilen görüşler çerçevesinde, üreticilerle aracısız güven esasına dayanan bağlantılar kurarlar. Bu bağlantılar, mümkün olduğu kadar yerel ölçekte inşa edilir, küçük çiftçiler tarafından üretilmiş ve karşılıklı dayanışma çerçevesinde fiyatlandırılmış ürünlere yönelir ve takas yöntemlerini de içerirler.
Tohumlar insanlığın ortak mirasıdır. Üzerinde fikri mülkiyet hakkı tesis edilemez. Herkes, kendi yetiştirdiği tohumu, kendisinin uygun göreceği bir başkası ile paylaşma ya da takas etme hakkına sahiptir. Tohumların yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılabilmesinin en doğru yolu, onların tohum bankalarında değil, binlerce yıldır olduğu gibi halkın elinde ve toprağın içinde olmasıdır.
Köylülük, doğaya uyumlu ve özgür bir yaşamın örneklerini içermesi nedeniyle onur duyulacak bir yaşam biçimidir. Köylülüğü tehdit eden faaliyetlere karşı yürütülen mücadeleler destekliyoruz. Kırsal ve kentsel alan arasında iletişim ve etkileşimi geliştirecek uygulamaları yaşama geçiriyoruz.
Kadınların tarımın tüm alanlarında binlerce yıldır biriktirdiği ve kuşaklar boyunca aktardığı bilgi ve deneyim önemlidir ve bu durum herkes tarafından göz önüne alınmalıdır. Bu nedenle gerek kent yaşamında, gerek kırsal alanda kadının özgürleşmesi, gerçek gıdaya ulaşmak için bir ön koşuldur.
Kendi emeği ile geçimini sağlayan küçük çiftçiler, gerçek gıdayı oluşturmak üzere üretimlerini gözden geçirip, piyasa dışındaki seçeneklere yönelirler.
Taş değirmenler başta olmak üzere, doğaya uyumlu ve emeğe saygılı geleneksel gıda işleme tesisleri, yaşatılır ve geliştirilir. Fırıncılar, lokantalar, pastaneler başta olmak üzere gıda üreten esnaf, üretimlerini kültürümüzü ve geleneklerimizi yaşatacak şekilde yeniden düzenlerler.
Yerel yönetimler, kuracakları pazar ve takas yerleriyle, üretici ve tüketicilerin yüz yüze gelebileceği olanaklar yaratarak gerçek gıdaya erişimi kolaylaştırırlar.
Gerçek gıda, sorumluluk hisseden bireylerin harekete geçmesiyle, üretim ve tüketim tercihlerini ortaklaştırmalarının üzerinde yükselecektir. Bu bildirgeyi imzalayan bizler, kuracağımız bağlantılarla, iletişim ve etkileşim içerisinde, gıda güvencemizi de, gıda güvenliğimizi de el birliğiyle oluşturacağız.
Agrida Tarım ve Turizm Derneği / Bayramiç, Başka Bir Gıda Mümkün Girişimi / Erdek / Balıkesir, Bayramiç Yeniköy Kazdağları Ekolojik Yaşam ve Tohum Derneği / Çanakkale, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği / İstanbul, Bir Umut Derneği, Doğal Ürün Çalışma Grubu / İstanbul, Çankaya Belediyesi Kent ve Tarım Çalışma Ekibi / Ankara, Çanakkale Ekolojik Yaşam İnisiyatifi (ÇAYEK) / Çanakkale, Doğa Derneği / İzmir, Doğal Besin, Bilinçli Beslenme Grubu / Ankara, Doğal Ürün Talep Edenler Grubu (DÜTEG) / Eskişehir, Güneşköy /Ankara, Nusratlı Köyü Kültür ve Turizm Dayanışma Derneği / Çanakkale, Seferihisar Belediyesi Can Yücel Tohum Merkezi / İzmir, Slow Food Fikir Sahibi Damaklar Konvivyumu / İstanbul, Tahtacıörencik Köyü Doğal Yaşam Kolektifi – Güdül / Ankara, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü öğretim üyesi / İzmir, Toprak Ana / Çanakkale, Vahşi Bahçe/Zeytinli Köyü / Çanakkale, Yeryüzü Derneği / İstanbul, Yeryüzü Pazarı – Slow Food Foça Zeytindalı Birliği – Foça / İzmir, Yeşil Tabak Projesi / İstanbul.