GELİN

Her sabah olduğu gibi, kömür karası saçlarını taradı. Belini geçen uzun, gür saçlarını iki bölük edip ördü. Gözleri aynada bir başka ışıldıyordu bugün. Heyecanı ve korkuları iç içeydi. Bir akraba düğününde görüp, beğenmişler ve büyük oğullarına istemeye karar vermişlerdi.

Ya babası “hayır” derse. Uzun zamandır lafı edilen bu kısmeti (!) yine reddederse. “Kızım daha küçük, oğlunuz daha meslek sahibi de değil” deyip ısrarları geri çevirirse…

Varlıklı bir aile idi talip olanlar, arazileri, değirmenleri, bostanları. Hem gelinlik giyecek, bilezikler takılacaktı. Boynunda dizi dizi altınlar, beşibiryerdeler. Düşler güzeldi, ya gerçekler?

Çok çocuklu bir aileydi gideceği yer, olsundu. Kardeşlerini de kendisi yedirip içirmiyor muydu? Onları da kardeşi bilirdi, sekiz küçük kardeş! Eğer yine vermezlerse, evde surat eder, naz yapardı. Elbet anlarlardı, gönlü olduğunu bu kısmette!

Telli duvaklı, hayırlı dualı düğünü oldu nihayet. Sabah, gün doğmadan uyanan gelin sobayı yakıp kahvaltıyı hazırlar, kayınpederi ve eşini uğurlayıp, ev ahalisini doyurup tüm gününü alan ev işlerine devam ederdi.

Kaynanasına düşen, yemek yapmaktı sadece. Bir de zamanla kilitlenen erzak dolapları, sandıkları. Gelindi, şikâyet edemezdi.

Yaşıtlarından bazılarını okula giderken görmek, içini burkardı bazen. Yüzünü eğemez, yorulsa da hırpalansa da anne-babasına ve kardeşlerine yansıtamazdı. Dinlenebildiği tek zaman gecenin koynu olurdu çok defa.

Uykunun derin huzuruna, ancak herkes yattıktan sonra kavuşurdu. Ağır yün yatakları kaldırıp indirmek, daha çocuk yaşta iken ilk bebeğini kaybetmesine neden oldu belki de.

İsyan etmedi. Eşini dört yıl askere yollayıp, yolunu gözlerken de. Sonrasında, peş peşe gelen doğumlar. Genç kızlığını bile yaşamadan, çocuklarıyla büyümüş olmak da isyan ettirmedi. Anadolu’da aynı yıllarda, aynı yazgıyı paylaşan kaçıncı genç kadındı?

“Zeynep bu güzellik var mı soyunda

Elvan, elvan güller biter bağında

Arife gününde, bayram ayında…”

Önce çocuk,

Sonra gelindi.

Kim bilir?

O, hangi türküydü?

 

Metin: Deniz Can, fotoğraf: İsmail Şahinbaş

05.06.2016