Sevgili büyüğüm Aytekin Kuş’un her zaman karşıma çıkan bir tespiti var; ‘Safranbolu’da tüm evleri gezmeden, en güzel ev budur diyemezsiniz’ diye. Tespit her ne kadar Safranbolu üzerine söylenmiş olsa da, bu tespiti Anadolu coğrafyasına uyarladığımızda da anlam kazanmaktadır. Yani, Anadolu’da tüm coğrafyaları gezmeden, ‘en iyisi burasıdır’ demek zordur. 32 yıldır gezmeme rağmen hala beni şaşırtan dağlar, ovalar, vadiler, rotalar çıkmakta.
Bana bu iddialı başlığı attıran Kozluk Vadisi’nin bahardaki büyüsü oldu. ‘Doğru Yer, Doğru Zaman ve Doğru İnsan’ kavramı içerisinde değerlendirecek olursak, tercih eden kişi ben olduğuma göre burada doğru insan pek doğal ki ben oluyorum. Coğrafyaları bu üç kavram üzerinden tanımakta yarar var. Geriye ‘doğru yer’ ve ‘doğru zaman’ kalıyor. ‘Doğru Yer’ ve ‘Doğru Zamanı’ bilmek için Anadolu coğrafyasının tamamını dört mevsim gezip, görmek ve yaşamak gerekiyor ya da güzel memleketimizin güzel insanlarından doğru bilgileri edinilmeli.
TÜRSAB ve Arapgir Belediyesi
Nisan ayının ortalarında yapmış olduğum bir ziyaret beni Arapkir coğrafyası ile tanıştırdı. Arapgir Belediyesi’nin TÜRSAB’a üye acenteleri ağırlaması ile gelişen süreç içerisinde kentin coğrafyasını tanıma imkânım oldu. Daha sonra da tanıtmak için geriye bahar ayının en güzel zamanını beklemek kaldı. Beni Arapgir’e ısrarla götürmek isteyen TÜRSAB Marmara (Kocaeli ve Sakarya) BTK Başkanı abim Aytekin Şahinbaş’a teşekkürü de unutmadım.
‘Kendi Coğrafyanı Keşfet’ kuşağı Habitat TV’de
Habitat TV’de yayımlanacak olan ‘Kendi Coğrafyanı Keşfet’ kuşağına hazırlayacağım ilk bölümü için Mayıs ayının ortasında, ‘ibibikler öter ötmez’ yola koyulduk ekip olarak. Biz Arapgir’e vardığımızda ibibikler çoktan ötmüştü ancak, kanyondaki yaprakların yeşili ile suyun coşkusu ile berraklığını da dengelendiği zamanı belirlemek gerekiyordu. Bu denge zamanını da yerelden halledince geriye coğrafyada kendi keşfimizi yaşamak kalmıştı.
Boynuz kulağı geçmiş
Arapgirli olan sevgili dostum Şahin Balkaya’nın yarenliğinde, belediye başkanı Haluk Cömeroğlu’na verdiğimiz sözü, kültür müdürü Mesut Kavas ve ekip arkadaşları eşliğinde dört günlük bir çalışma ile tamamladık. Gönül, en az bir yıllık bir gözlemin sonunda Kozluk Vadisi’nin tüm doğal değerlerini ortaya koymak isterdi ama şimdilik yeşile ve soğuk sulara doyduk. Bu arada yakın bir zamanda ‘armut dibine düşüp düşmediğini’ öğreneceğiz. Oğlum Deniz’de ilk belgesel programını Arapgir’de çekti. Arkadaşlardan aldığım ilk izlenimlere göre ‘boynuz kulağı çoktan geçmiş.’
Fırat Nehri’nin doğduğu yer; Dumlubaba
Kozluk Vadisi’nin de içerisinde bulunduğu Arapgir coğrafyası, Yukarı Fırat olarak tabir edilen bir havza içerisinde bulunuyor. Burada iyi bilinmesi ve araştırılması gereken konular tam olarak; Fırat Nehri’nin doğduğu yerin kaynak noktası, geçtiği bölgelerdeki isimleri, havza uzunluğu ve döküldüğü yerdir. Fırat Nehri’nin en uzun kolu veya ilk doğduğu yer Erzurum’un kuzeyinde bulunuyor. Fırat Nehri; Mescit Dağları silsilesinde yer alan Dumlu Dağı’nda, Dumlubaba olarak bilinen bölgede, Çoruh Nehri’nin doğum yerine kuş uçumu 17 km mesafede, Karasu ismi ile yolculuğuna başlıyor.
Karasu, Murat ve Fırat
Fırat’ın ülkemiz sınırları içerisinde yer alan diğer uzun kolu ise Murat Nehri’dir. Murat Nehri; Ağrı’nın Diyadin ilçesi sınırlarında bulunan bir bölümü Tendürek Dağı’ndan olmak üzere, Aladağlar silsilesinden doğuyor. Murat Nehri, Sultan 4. Murat’ın Aladağ silsilesinden Bağdat Seferi’ne geçtiği güzergâhta bulunan Hüdavendigar doruğunun dibinde yer alan Kozbaşı olarak isimlendirilen kaynaktan doğmaktadır. Benim edindiğim kaynaklar ve öngörüme göre Murat Nehri ismini Sultan 4. Murat’tan almıştır. Bölgedeki Sultan Murat Yolu’nun varlığı, Hüdavendigar (Yedi cihana hükmeden, hükümdar anlamında) doruğu ve Van’ın Muradiye ilçesinin ismini yine 4. Murat’tan alması sebebi ile böylesine bir öngörüyü mümkün kılmaktadır.
Bizzat Çoruh Havzası ve Mescit Dağları’nda UNDP (Birleşmiş Milletler Kırsal Kalkınma Programı) adına görev yapmış olmam ve halen Diyadin Kaymakamlığı adına bölgede bulunmam bana Fırat Havzası üzerine görüş bildirme hakkı sağlıyor. Doğru bildiklerimi, düşündüklerimi ve öngörülerimi paylaşmaktan geri kalmamam gerekiyor. Ülke coğrafyamız doğru bilinmesi için; ‘gezen bilir’ mantığı çevresinde düşüncelerimi aktarıyorum. Eksik veya yanlış bilgi verdiğimi düşünen biri olursa, doğru olduğuna inanılan bilgileri de tartışır, gerekirse değiştirir ve bunu paylaşırım.
Fırat’ın iki güçlü kolu olan Karasu ve Murat nehirleri Elazığ’da birleşip yoluna Fırat ismi ile devam ediyorlar. Fırat’a bu iki nehir dışında ülkemiz sınırları içerisinde kaynak sağlayan; Tunceli’den doğan Munzur, Sivas’tan doğan Tohma, Erzurum’un güneyinden doğan Peri ve Divriği’nden doğan Çaltı sularıdır. Fırat, Irak’ta denize kuş uçumu 120 km civarında bir mesafe kala Dicle Nehri ile birleşerek Şattülarap’ı oluşturup, 2800 km’lik su kaynağı Basra Körfezi’ne dökülmektedir.
Kozluk veya Cevizlik
Kozluk Vadisi, berrak ve buz gibi sularını Fırat’a ulaştırmadan önce Arapgir coğrafyasına bolluk ve bereket sağlıyor. Vadi ismini, vadi içerisinde yer alan Cevizlik bölgesinden alıyor. Koz, Farsça ceviz anlamına geliyor. Ceviz ismi ise dilimize Arapçadan geçme. Vadi, Arapgir’in kuzeybatısında yer alan Yoncalı Barajı’ndan ana baraja kadar olan kuş uçumu 45 km’lik bölümde dağ keçisinden, kınalı kekliğe, Sarı balıktan tilkilere kadar çok sayıda yaban yaşamının üyesine yaşam alanı sağlıyor. Kozluk Vadisi, bu yaban üyeler dışında bitki çeşitliliği ile de muhteşem bir doğal değerimiz.
Arapgir’in doğal ve kültürel değerleri
Arapgir deyince değerler bitmez. Kentin hangi bir değerini konu edeceğimi bilemedim ancak ilk olarak anılması gereken değer dünyaca ünlü Köhnü üzümüdür. Köhnü, Reyhan ve Arapgir’in diğer değerlerini başka bir yazının konusu yapmakta yarar var. Kozluk Vadisi’ne yapılacak seyahatte vadinin, kuşların, tilkilerin, balıkların Ümit Abi’sini mutlaka ziyaret edin ve eşsiz müziğini dinleyin derim. Göz Vadisi ve ardından gelen Eskişehir Vadisi’ni de mutlaka gezin isterim.
Habitat TV için hazırladığım programda tarihi Meydan Köprüsü’nden Kayaarası Kanyonu’na kadar olan görseli kuvvetli 5 km’lik bölümü konu ettim. Meydan Köprüsü, Kilise Düzü, Tandırlık, Kavaklık bölgelerini geçip Çınarpınarı mevkiine kadar ulaştık. Çınarpınarı, bölgede Amir’in Çeşmesi olarak da biliniyor. Bu bölümden Kayaarası Kanyonu’na kadar olan Serin Mağara, Asma Köprü, Ali Bendi, Güneysalı bölümlerini geçip kanyona ulaşmayı başka bir detaylı inceleme gezisine bıraktık…
Metin ve fotoğraflar: İsmail Şahinbaş