ENDONEZYA’NIN EN ÇEKİCİ ADASI; BALİ

Dünya’da bir yer gösterin ki tek başına seyahat edebileceğiniz ve bir dakikasından bile sıkılmayacağınız bir yer olsun. Bu konuda Bali Adası açık ara farkla önde.

Hint Okyanusu’nun büyüklüğü, sörf tahtaları, kalabalık pazarları, sizi son derece şaşırtan insanlarının mutlulukları, masaj kelimesini nazikçe kulağınıza bağıran Bali kızları, dansları, törenleri ve koskocaman gökyüzüyle Bali herkesin bir gün gitmesi gereken bir yer.

Endonezya’daki takımadalarının en küçüklerinden, en çok turist çeken ve haliyle en çok yatırım yapılan adalarından biri Bali Adası. Ve tahmin edileceği üzere de en güzeli… Batı’da Java ve doğuda Lombok adalarının arasında kalan adanın başkenti Denpasar. Bali’nin tarihi türlü kültür sentezleriyle birbirine girmiş, buna rağmen günümüzde, eski ile yeniyi en iyi harmanlamış yerlerden birisi. I. yüzyıldan itibaren Hint ve Çin kültürlerinden oldukça etkilenen Bali halkı, hala inançlarında Hinduizm geleneklerini sürdürüyorlar. Şimdiki yönetim şekilleri ise valilik. Endonezya Müslüman bir ülke olmasına rağmen Bali bulunduğu noktada kendi başına bir dünya ve nüfusunun % 90’undan fazlası Hindu. Avrupalı gezgincilerin adayı keşfinden sonra Bali dünya için bir özgürlük, eğlence ve macera dolu bir cennet olmaya başlamış. Ünlü antropolog Margeret Mead adada yaşayan insanların nazik ve gizemli kişiliğini incelemiş bir dönem ve yine bir dönem Charlie Chaplin ve Noel Coward gibi cüretkâr maceracıların yemyeşil ormanlarında, masmavi gölcüklerinde gülüp eğlendiği el değmemiş bir cennet olmuş Bali Adası…

Bali’ye gelmenin en iyi yolu Singapur aktarmalı uçuş ile başkent Denpasar’a ulaşmak. İstanbul-Singapur arası uçuş yaklaşık 13 saat sürüyor. Singapur’dan Denpasar ise uçak ile yaklaşık iki buçuk saat bir mesafede. Denpasar’a iner inmez otel rezervasyonunuzu önceden yaptıysanız hemen dış hatlar çıkışındaki mavi taksilere binip yarım saatlik bir yolculukla Bali’nin kalbi Kuta’ya gidebilirsiniz. Taksi ile ulaşım çok çok ucuz ama Kuta’ya geldiğinizde trafiğin ne kadar karışık olduğunu görüp araba kiralamak yerine günlüğü 5-6 $‘a motosiklet kiraladığınız için şükredeceksiniz. Bali’de para birimi Rupi, 10 bin Rupi 1 $’a denk geldiği için kendinizi çok zengin hissedeceksiniz. Kuta’ya geldiğinizde kalabalık dar sokaklar, motorsikletler ve uzun bir sahil şeridi sizi karşılayacak. Kuta’yı anlatan tek şey ise sadece ve sadece sörf. Sokakta, ellerinde sörf tahtalarıyla yalınayak sahile yürüyen sörfçü kız ve erkekleri görünce kanınız kaynayacak.

Kuta’da otelinizi; bölgenin plaja, restorant ve eğlence mekânlarına en yakın olanlarından seçmeniz tatilin tatminini 5 kat daha arttıracak. Bali’de rahatlık ve konfor anlayışları çok farklı, o yüzden 3 yıldızlı bir otel bile ülkemizdeki 5 yıldızlı otellere denk ve hizmet anlayışları 10 üzerinden 10. Size kendinizi, dünyanın kralı gibi hissettireceklerine emin olabilrisiniz.

Masa Inn Otel, Poppies I bölgesinde hem konforu, hem tapınak tarzı yapısıyla farklı bir yerde kaldığınızı hissettirecek.

Kuta’nın sahilleri; tüm gün sörfçüleri izleyerek, güneşlenerek ve insanlarla tanışarak geçirebileceğiniz hayatınızda görebileceğiniz en eğlenceli plaj. Akşam gün batımına kadar kumsalda vakit geçirir, gün batmadan lokal Balili erkeklerle plaj futbolu ya da voleybol oynayabilirsiniz. Kuta sahilinde turist olduğunuzu anlayan Balili geç kızlar sürekli sizinle fotoğraf çektirmek isteyecek ve burda hiçbir yerde olmadığı kadar, egonuzu on kaplan gücüne getirecekler. Flört etmekten kimse imtina etmiyor ve herkesin halinden çok memnun olduğunu görüp ve kendinizi Bali’nin büyüsüne kaptıracaksınız.

Kuta’da akşamları yemek yiyebileceğiniz birçok restoran ve birçok seçenek var. Deniz ürünlerini, tercih etmeyenler için ise et ve tavuk yemeklerini çok ucuza yiyebilirsiniz, büyük bir ziyafetten neredeyse 15 $ dolara kalkınca, geceye devam etmek için içinizdeki sesi dindiremezsiniz. Nası goreng (kızarmış pirinç), bebek (ördek) , siyah pirinç pudingi ve karışık meyve sularını mutlaka denemelisiniz. Eğlenmek için Kuta’ya gelen tüm turistler Poppies II Street’teki eğlence mekânlarını gezerler. Ara sokaklardaki küçük barlarda birdenbire kendinizi büyük bir partinin içinde Avustralyalılar’la dans ederken bulursunuz. En tanınmış yeri ise Sky Garden adında 5 katlı bir mekân, her katında Balili kızların dans ettiği, Bintang’in (Bali’nin ünlü bira markası) eğlencenize su gibi aktığı bir yer. Sabaha karşı sessiz Bali sokaklarında otelinize yürüyerek gitmeniz son derece kolay ve güvenli…

Kuta’daki birkaç günden sonra bir motosiklet kiralayarak Ubud Bölgesi’ne mutlaka gitmelisiniz. Takriben 1,5 saat süren müthiş bir macera, trafik sıkışık ve tersten akıyor, dikkatli gidin. Ana yoldan çıkıp Ubud yoluna girdiğinizde gözünüzü alan muhteşem mavi ve yeşille karşılaşacaksınız. Pirinç tarlaları ve arasından geçen ince yolda motorsikleti biraz hızlı sürerseniz lokaller size ‘’Hati Hati’’ diye gülümseyerek bağırıyor ( dikkat, dikkatli ol anlamında). Burada göreceğiniz en önemli iki yerden biri Monkey Forrest ve Goa Gajah Mağarası. Maymunlar Ormanı’nda maceralı, serin bir yürüyüş ve maymunlarla eğlendikten sonra Ubud’daki mağazalara hayran kalıcaksınız. Bali’de herkes çok yetenekli, iyi ahşap oymacılığı, heykel ve resim onlar için günlük bir iş. Öğlen yemeği için mutlaka Ibu Rai Restoranı’nda kendinize bir mola verin.

Goa Gajah Mağarası’nı mutlaka rehberle gezin ve diğer adı fil mağarası olan yer kutsal bir mekân ve belinize kuşak bağlamanız gerekiyor. Yıkanma havuzu ve kaya üzerindeki oymalar da görmeniz gerekenlerden.

Kuta’ya geri dönebilirsiniz ya da Ubud’da konaklayabilirsiniz. Ubud’da konaklamanın en güzel yolu Bali tarzı bungalovlarda ya da evlerde kalmak. Amanda Cottages çok iyi bir seçim. Ayrıca Bali’ye özgü değişik bir kural da şöyle; Bali’de yapabileceğiniz en yüksek ev, bahçenizdeki en yüksek ağacın boyu kadar olmak zorunda.

Ertesi günkü rotanızı Uluwatu ve Padang Padang kumsallarına çevirebilirsiniz. Uluwatu’da gündüz efsanevi büyük dalgaları ve cesur sörfçüleri izleyebilir, Padang Padang’in beyaz kumlarında dinlenebilirsiniz. Güneş batmadan önce mutlaka Uluwatu’daki Pura Luhur Tapınağı’na çıkın. 11. yüzyıldan kalma tapınağa merdivenlerle çıkıyorsunuz, okyanus manzarası karşısında diliniz tutulabilir, özellikle ormanın içinde olmasından dolayı maymunlara da çok dikkat etmek gerekiyor. Genelde aç olan bu maymunlar saldırganlıklarıyla ünlüler. Gün batarken tapınağın ufak tiyatrosunda, kocaman okyanus manzarası eşliğinde Keçak dansını izlemeden dönmeyin.

Gün batımında kumsalda yemek yiyin. Jimbaran hayatınızda görebileceğiniz en kalabalık kumsal restorantlarını barındıran küçük bir köy. Buraya da Kuta’dan yarım saatlik bir yolculukla motorsikletinizle rahatlıkla gelebilirsiniz. Restorantlardan birini zevkinize göre seçin ve sandalyenize kurulup, hiçbir şey düşünmeyin, bir hafta önce ofiste kâğıtlar ve telefonlarla savaştığınızı unutun. Muhteşem manzara eşliğinde, Jimbaran’da mutlaka ama mutlaka deniz mahsulleri yemelisiniz.

Okyanusun ortasındaki 15.yüzyıldan kalma deniz tanrılarına dua etmek için yapılmış Tanah Lot Tapınağı’nın içinde Hindu rahipler; yüzünüzü kutsal suyla ıslatıp, Bali kutsal çiçeğini size verirler. Bunun için onlara ufak bir bağış yaparsanız çok mutlu oluyorlar. Bali’de her tapınak dağ – deniz veya doğu – batı eksenine göre yerleştirilmiştir. Buna ‘Kutsal Geometri’ deniyor.

Bali’den dönmeden önce son yapmanız gereken şey ise, mutlaka özel Bali masajı yaptırmak olmalı. Bunun için çok fazla seçeneğiniz olacak, içlerinden birisini seçin ve kendinizi bırakın gitsin.

Gez: Adada bulunan 2 binden fazla tapınaklardan en az 3 tanesini gez.

Gör: Maymunlar Ormanı, Jimbaran, Ubud, Uluwatu, Tanah Lot, Kuta Beach, Padang Padang, Nusa Dua, Legian.

Tadına bak: Egzotik Bali yemeklerinin tadına bakmadan dönme.

Eğlen: Bintang iç ve Kuta’da bol bol dans et.

Keyif al: Özel Bali masajından keyif al.

Dene: Kuta’da bir sörf tahtası kirala ve kendini dalgalara bırak.

Söyle: Terimah kasih (Teşekkürler).

Metin ve fotoğraflar: Çiğdem Öztabak

10.05.2011