Düşler Ülkesi: Macahel

macahel-6

Muhtemelen merak etmişsinizdir, bu Macahel nedir diye? Türkçe bir isim olmadığı kesin. O zaman geriye hangi ihtimal kalıyor: Gürcüce. Çünkü sözünü ettiğimiz ve artık senede en az bir kere ziyaret ettiğim Macahel Bölgesi, Gürcistan’a sınırımız olan Artvin İli’ne bağlı…

Şimdi isterseniz önce şu Macahel’i iyi bir tanıyalım, nedir, neyin nesidir, sonra da köylerine yaptığımız geziden bahsedelim.

Camili (Macahel)

Macahel yöresi üç tarafı Karçal Dağ Silsilesi, bir tarafı Gürcistan sınırı ile çevrelenmiş doğal olarak izole olmuş bir bölgedir. Sonbaharın sonlarında başlayan kar yağışı ile birlikte hemen hemen altı ay boyunca yol kapanmaktadır. İşte bu geçit vermez doğallık aynı zamanda Macahel’e en büyük zenginliğini de vermiştir. Genetik özelliği bozulmamış saf Kafkas Arısı ve türce zengin bitki örtüsü. Kafkas Arısı’nın dünyada saflığını kaybetmemiş 2 – 3 yerden biri de Macahel Yöresi, aynı zamanda el değmemiş bir ekosisteme sahip olup çok kısa mesafeler içinde yükseklik ve yüksekliğe bağlı olarak değişen çok çeşitli bitki örtüsüne sahiptir. Bu coğrafi özellikler ve ekosistem Avrupa’da ve dünyada yok denecek kadar azdır.

macahel-3

Camili, Artvin’in Borçka İlçesi’ne bağlı 6 köyden (Camili, Düzenli, Efeler, Kayalar, Maral, Uğur) oluşan coğrafi bir bölgedir. Sözü geçen 6 köy, belirli bir dönem, Camili Köyü merkezli bucak (nahiye) olarak da yönetilmiştir. Bu nedenle Camili ismi, halen 6 köyü kapsayan bir anlama da sahiptir.

Yörenin eski adı Macahel (veya Maçahel) olup, bu isim de halen kullanılmaktadır. Borçka – Camili Karayolu üzerinde yüksekliği 1.830 metre olan geçit, Maçahel Geçidi (Küçük Yayla) olarak anılır.

Gürcistan – Türkiye sınırı

Tarihsel ve coğrafi olarak Macahel Yöresi, Türkiye’den komşu ülke Gürcistan’a bağlı Acara Özerk Cumhuriyeti sınırları içerisine doğru yayılan uzun bir vadinin genel adıdır. Vadiye Macahela (veya Maçahela) vadisi de denir. Vadi boyunca akan, ana kollarını Uğur – Maral ve Efeler derelerinin oluşturduğu akarsu Macahel Suyu olarak anılmakta olup, sınırı geçtikten sonra, Acar Suyu’ndan önce sağdan Çoruh Nehri’ne karışır. Bu akarsuyun, dolayısıyla vadinin sağında ve solunda toplam (göçlerden önce) 26, (göçlerden sonra) 18 köy bulunmaktadır.

Macahel Vadisi’nin Türkiye tarafında bulunan ve yukarıda sayılan 6 köy Camili (Macahel) Yöresi’ni oluşturmakta olup, Yukarı Macahel olarak da anılır. Vadinin Acara tarafında kalan bölümünde (Aşağı Macahel’de) on iki köy mevcuttur. Belirtmek gerekir ki Camili Köyü, geçmişte de yörenin merkezi olmuştur.

Gürcüce yöresel dil

Türkiye ile Gürcistan sınırı çizilirken, aslında 18 köyden oluşan Macahel Bölgesi, altı köyü Türkiye sınırında kalacak şekilde bölünmüş. Böylece 12 köy de Gürcistan’da kalmış. Bölge halkının tamamı Gürcüce biliyor. Hatta Güneydoğu yöremizde olduğu gibi burada da sadece Gürcüce bilen Türkçe bilmeyen vatandaşlarımız bile var.

Başta rehberimiz Necdet Sarı olmak üzere bölgede karşılaştığımız herkes kendi aralarında hep Gürcüce konuşuyor. Araçlarında ve evlerinde genellikle Gürcüce şarkı dinliyorlar.

Dünyanın gözde biyosfer alanı

Macahel’i Türkiye’de ve dünyada eşi benzeri az bulunan yerlerden biri yapan en önemli özelliği, UNESCO’nun da 2005 yılında tescillediği gibi, dünyada ekosistemi bozulmamış biyosfer alanı olması. Coğrafi yapısı, biyolojik çeşitlilik, ulaşımın zorluğu, bitki örtüsü ve iklimi ile büyüleyici bir güzelliğe sahip…

Macahel’i gezmek herkese nasip olmaz!

Macahel’i gezmek öyle her babayiğidin kârı değil. Günübirlik (Maral Şelalesi gibi) gezeceğiniz yerler olmakla birlikte, mesela Fındık Yaylası’nı görebilmeniz için, yörede uzman bir şoför ve rehber bulmanız ve en az bir gününüzü ayırmanız gerekiyor. 15 – 20 kilometrelik ormanlık dağ yolunu en az üç saatte tırmanıyor ve geri dönüşü de iki saatte yapabiliyorsunuz. Pansiyona geldiğinizde bir ton dayak yemiş gibi yatağa düşüyorsunuz. Gördüğünüz manzaranın büyüleyici etkisi ile yorgunluk umurunuzda bile olmaz. Tabiatın size sunduğu vahşi ikramı yeniden tatmak için o yolu 50 defa bile çıkmaya razı olursunuz. Yolda uçurumlar ve tehlikeler sizi bekliyor olsa da…

Bu yüzden eğer Macahel’i belli başlı gezmek ve tanımak istiyorsanız en az bir hafta kalmanız gerekiyor. Ancak sadece kafa dinlendirmek, bol oksijen solumak, gözlerinize banyo yaptırmak istiyorsanız Efeler ve Kayalar köyü tam size göre. Gideceksiniz, Bumbulay ya da Dedaena Pansiyon’a kapak atacaksınız, keyfinize bakacaksınız.

Kafkas Balı

Gelelim gıda (mide) meselesine… Yörenin en meşhur ürünü: Bal…

Macahel Kafkas Balı’yla meşhur bir yer. Bölgeye özgü Kafkas Arıları’nın ürettiği ballar ayrı bir lezzete ve kıvama sahip. TEMA Vakfı’nın bölgeye yaptığı eğitim ve destek çalışmaları sonucunda arıcılık bölgedeki en önemli geçim kaynaklarından biri haline geldi. Macahel Balı’yla meşhur olunca festivali de haliyle ‘Bal Festivali’ olarak anılıyor. Her yıl Ağustos ayının ortalarında düzenlenen festival zamanı bölgenin en canlı ve kalabalık olduğu zaman oluyor. Ki bize de katılmak nasip oldu bu yıl…

macahel

Bölgede kestane ve ıhlamur ağaçları bol olduğu için saf Kafkas Arıları’nın ürettiği bala kestane ve ıhlamur balı diyorlar. Nitekim konakladığımız Bumbulay Pansiyon’da arıcılık da yapılıyor. Rehberimiz Necdet Sarı bize arıcılık hakkında geniş bilgi verdi. Kara kovanların kapağını açarak çalışan arıları gösterdi. Arılar peteklerini kendisi yapıyordu. Necdet, arıları kendi evladı gibi seviyor, okşuyor, onlarla adeta oynuyordu. Arıların dilinden anlıyordu sanki…

Karalâhana

Yöre halkının vazgeçemediği bir başka ürün ise lahana… Karalâhananın birçok yemeği yapılıyor, en meşhuru da sarması. Bizim burada (Malatya’da) yapılan lahana sarmasına çok benziyor, lezzeti konusuna gelince, annemin yaptığı lahana sarmasına hiç kimse gelemez! Evelallah!

Yollar, ah yollar!

Halkın geçim kaynağı hayvancılık ve arıcılık. Son 5 – 6 yılda patlama yaşayan turizmi saymazsanız. Hem köyler birbirlerine uzak hem de köylerdeki evler. Borçka’dan, Macahel Vadisi’nin merkezi konumundaki Camili Köyü’ne kadar asfalt yapılmış. Ancak Efeler ve Kayalar başta olmak üzere köylerin yolu berbat. Uçurum kenarlarındaki yollar hem dar hem de çukur ve taşlarla geçilmez hale gelmiş. Bu yollarda seyahat etmek tam bir çile. Biz sadece gezmeden gezmeye geldiğimiz bir iki günde çileden çıkarken, acaba köy halkı neler çekiyor?

Gazeteci olduğumu öğrenen köy halkı ve muhtarlar, “Yaz gardaş, şu yolumuzun halini de yaz! Köyümüze ne vali geliyor ne de kaymakam, onlar sıcak odalarında, rahat koltuklarında keyif çatıyor, halimizden anlayan yok!” diye dert yanıyor.

İşte böyle…

Necdet’in fedakârlığı

Sonbaharın tadını çıkarmak için Şavşat’a mesken tutmuş, günlerce sonbahar solumuştum. Macahel Bölgesi’nde yaşayan turizmci arkadaş Necdet Sarı, “Madem buralara kadar geldin, Malatya’ya dönmeden, gelip seni alayım, bir iki gün de burayı gezesin” dedi. Daveti kabul ettim.

Necdet; Kafkas Balı kadar tatlı, yüreği insanlık sevgisiyle dopdolu bir genç. Kelimenin tam manasıyla bir Anadolu çocuğu. Allah işini gücünü rast getirsin! İnşallah bir gün düğününe de gider, pilavını yeriz!

Sağ olsun Necdet, kilometrelerce yolu kat ederek geldi beni Şavşat’tan aldı ve Macahel’e götürdü. Yollar, dereler, vadiler, ormanlar, dağlar aşarak en nihayet, daha üç ay öncesine kadar gördüğüm Macahel’e, Bambulay Pansiyon’a yerleştim. Akşam pansiyondaki kestane ziyafetinde, kafam boynumun üzerinde zor duruyor, göz kapaklarımı yerinde zor tutuyordum. Müsaade isteyip, sarayıma, ahşap yapılı bungalov odama zor attım kendimi.

Altınkaya Mahallesi

Sabah güneşin ilk ışıklarıyla birlikte yollara koyulduk.

Rehberim Necdet ve babası Cemal Amca ile birlikte Efeler Köyü’nün en uzak bölgesinde yaşayan akrabalarını ziyarete gittik, tam 45 dakika sürdü Altınkaya Mahallesi’ne ulaşmamız. Evin babası Hamza Sarı ve oğlu İbrahim sırtlarında otlarla çıkageldiler. Evin kızı Sevim bize kabak kavurması pişirdi. Ahşap yapılı evin manzarası mükemmel. Balkonda oturup muhteşem manzara eşliğinde yolun çilesini, köylünün derdini konuştuk.

Şükrü Hoca

Yaklaşık bir saatlik iniş yolculuğundan sonra nihayet, gürül gürül akan çay kenarına, emekli öğretmen Şükrü Kahya’nın evine ulaştık.

Şükrü Hoca hoş sohbet bir Macahelli. Karısı Melahat Abla’nın demlediği demli çayı yudumlayıp memleket meselelerine daldık. Macahelli’nin geleneksel misafirperverlikte üzerlerine yok. İkramları, güler yüzleri, sıcak ve samimi davranışları. Burada insan kendisini evinde gibi hissediyor.

Ve Kayalar Köyü…

Şükrü Hoca ile sohbete doyum olmaz ama bizim ziyaret edecek bir köyümüz daha var: Kayalar…

Geçen yaz bir türlü fırsat bulup gidemediğimiz köyü nihayet gezmek nasip oldu. Kayalar Köyü’nün yolu Efeler Köyü’nün yoluna nispeten (toprak yol olmasına rağmen) biraz daha rahat ve düzgün. Galiba torpilli bir köy. Hatta yol yapım araçlarının harıl harıl çalıştığını gördük. Köy yoluna saptığımızda bizi büyülü bir manzaranın beklediğini anlamıştım. Dört beş kilometrelik yolun her bir metrekaresi ayrı bir güzellikte. Nereye dönseniz, nereye baksanız Macahel tüm cazibesiyle size göz kırpıyor. Fotoğraf makinasının deklanşörüne basmaktan adeta parmaklarım yoruldu.

Köyün zirve noktasına vardığımızda, karşı tarafta, Macahel Vadisi’nin Gürcistan bölümünde kalan köyleri rahat görebiliyorduk. Manzara tek kelimeyle harika…

Gözlerim, dünya üzerinde böylesi güzelliği az görmüştür. Beni bir sıcak bastı. Eve döndüğümde Kayalar Köyü’nü nasıl anlatacak, manzarayı nasıl tasvir edecek, acaba bu güzelliğin hakkını verebilecek kelimeler bulabilecek miydim? İyi ki fotoğraf makinası icat edilmiş, cümlelerin iflas ettiği zor anlarımda imdadıma kavuşuyor.

Dedaena Pansiyon

Şimdi günün en güzel sürprizine hazır olun. Kayalar Köyü dönüşünde, Efeler Köyü sınırlarında bizi Dedaena Pansiyon karşıladı. Manzarayla bu kadar mı uyumlu bir pansiyon!

Macahelli Fehmi Avcı’nın yaptırdığı ve birkaç senedir faaliyette olan pansiyonu gezerken gözlerim fal taşı gibi açıldı, ahşap yapının mimarisi ve planı karşısında. Necdet’e kızar gibi oldum, sen beni buraya daha önce neden getirmedin diye… Hatta dayanamayıp açıktan sitem ettim.

Ahşap yapı gıcır gıcır, cilalı ve parlak. Son derece sağlıklı ve temiz, altın sarısına çalan tahtalar bir güneş gibi parlıyor. Yeni evli çiftler için bulunmaz balayı mekânı…

Pansiyon görevlisi İsmail Avcı’ya, Macahel’e bu harika eseri kazandıran Fehmi Avcı’yı görmek istediğimi söyledim. Borçka’ya gitmiş. Görüşmek nasip olmadı. Eğer burada olsaydı, kendisini tebrik edip gönlümden kopan bir altın plaket sunacaktım. Helal olsun Fehmi Bey’e. Adı Bumbulay kadar duyulmamış, isim yapmamış ama bence Dedaena, Macahel ve hatta Karadeniz Bölgesi’nin en güzel turistik tesisi…

Veda zamanı

Ve son durağımız her zamanki gibi rehberimiz Necdet’in Efeler Köyü’ndeki evi oldu. Ortasında sobanın yandığı, içinde patatesin kızartıldığı, torunların koşturduğu, güzel insanların yaşadığı eve…

Masamıza evde üretilen bütün doğal ürünler getirildi: Bal, patates, peynir, kaymak, mısır ekmeği. Ne ararsanız. Hem midemiz hem gönlümüz ihya oldu. Cemal Amca’nın tek bekâr oğlu Necdet, bir Macahelli nasıl misafir ağırlar, adeta ders kitaplarına girecek nitelikte, bize gösterdi, candan ve samimi ilgisiyle…

Yazını ve sonbaharını gördük. Karların altında beyaza bürünmüş halini görmek nasip olur mu? Bilemem, Allah kerimdir.

Yazı ve fotoğraflar: Alişan Hayırlı