Maya Uygarlığı, binlerce yıl boyunca Meksika‘nın güneydoğusundan, Honduras, El Salvador ve Guatemala’ya kadar uzanan bir bölgede hüküm sürmüştür. Bir Orta Amerika uygarlığı olan Mayaların en önemli merkezi Tikal’dir.
Tarihteki ilk izleri MÖ 600 yıllarına kadar uzanan Tikal, MÖ 400’lerden, MS 900’lu yıllara kadar Maya Medeniyeti’nin askeri, siyasi ve ekonomik olarak en önemli merkezi olmuş bir antik şehirdir. Kral Chak-tok-ich’ak, 4. yüzyılda krallığa geçtikten sonra en önemli güce ulaşan ve Teotihuacan lordlarından (Jaguar Clan’dan) Siyah K’ak’ın Tikal’e gelmesiyle bölgenin en önemli merkezi olmuş.
Özellikle, MS 700’lü yıllarda nüfusun 100 binlere ulaştığı tahmin ediliyor. Sadece bu özellikleri Tikal’i, Mayaların en önemli merkezi haline getirmiyor tabii ki. Tikal diğer Maya şehirlerinden farklı yapan bir diğer özelliği ise, yağmur ormanları içinde hapis olmuş olması.
Parka girişi hemen hemen tüm ülkelerde olduğu gibi ücretli. Eşyalarımın içinde bulunduğu çantamı, küçük bir para karşılığı, depoya koydum, fotoğraf ekipmanı alıp, tapınaklar, piramitler ve kabartma dolu anıtların sessizlik denizinde yüzmek ve bu enerjiyi tatmak için üzerimdeki güneşi kapatan yemyeşil çatı altındaki tarih kokan ormanın içine doğru yürümeye başladım.
Büyükçe bir ağaç selamladı beni. Sabahın sessizliğini, usulca yanından geçerken çıkardığım ayak seslerim bozuyordu. İlk durağım, Mayaların Katun Dönemi’ni (20 yıllık bir dönem) bitişini kutlamaları dolayısıyla yapmış oldukları İkizpiramitler’den Doğu Piramidi’nin zirvesi oldu. Dört yönden merdivenleri olan, her merdivende ise 91 basamağın olduğu bu piramit, Mayaların astronomi ve matematikte ne kadar ileride olduklarının göstergesi adeta. Önündeki dikili taşlar ise 9 gezegeni temsil ediyor. Alanın kuzey kısmındaki diğer kutlama anıtının içindeki dikilitaş ise, dönemin bitişini anlatıyor.
Büyük Plaza’ya varıldığında karşılıklı iki piramit görülüyor. 7. yüzyılda yapılan Jaguar Mabedi, 44 metre ama en büyüğü değil. 5. Mabed 58 metre. 4. Mabed ise 64 metre. Ve karşısındaki karısı Lady Twelve Macaw için yapılan piramit; Temple of Mask olarak da biliniyor.
Duvarlardaki çizim ve kabartmalar, Maya Krallıkları Dönemi’ndeki sosyal olayları ve savaşları anlatmakta. Oyun Alanı’nda ise, güçlü dinsel ayin özellikleri taşıyan, plastikten yapılma topla oynadıkları oyunların oynandığı alan hemen 1. Piramit’in arka alanında yer alıyor.
- Mabed’e geldiğinizde, dikkatli tırmanılması gerektiğini söylemem sanırım abartı bir dikkat çekmek olmaz. Bu piramidi diğerlerinden ayrı kılan özellik, köşelerinin yuvarlak olması. Piramidlere tırmandığınızda, hatta bu 5. Piramid’in en üstüne çıktığınızda, kendinizi Maya hanedanından birisi olarak hissedebilirsiniz. Uzayıp giden orman denizine tepeden bakmak, binlerce yıl öncesindeki insanların yaşam tarzlarını, duygularını hissetmek, yaptıklarını hayal etmek, aktivitelerini, ibadetlerini, dünya görüşlerini anlamaya çalışmak, aslında insanın kendisini daha çok tanımasına yardım ediyor.
Kayıp Dünya (Lost World), eski şehrin bulunduğu merkez. Uzun sokakların olduğu eski şehre doğru giderken pek çok dikilitaş ve mihraplar yer almakta. Savaş tutsaklarının elleri arkada bağlı bulunduğu halde, kurban edildiği bu mihraplar, zamanla insan yerine hayvan kurbanlara bırakmış kendilerini. Ticaret merkezi de olan bu bölgede bulunan kazılar, yeni bulunan birimler ve piramitler arasında dolaşırken, zaman kavramı kayboluyor ve o devri hissettiren duyguyla tanışıyorsunuz. Etrafınızı yıllarca beklemiş enerji sarıyor bir anda. Gözleriniz o devri görüyor o kazılar arasında, duyduklarınız ise bir medeniyetin ruhu.
Tikal Ulusal Parkı, 1979’dan itibaren UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmış. Tikal ayrıca, Amerika Kıtası’ndaki en büyük kazı bölgesi. Yağmur ormanlarının altında yıllarca keşfedilmeyi beklemiş yapılar, korunmadan bugüne kadar gelmiş. Kazılar ve restorasyon çalışmaları halen devam etmekte.
Yağmur ormanlarının kalbinde, Howler maymunlarını dinlemek, örümcek maymunlarını izlemek, çeşit çeşit kuşların, muhteşem renk cümbüşü içindeki ormanın içindeki kazıların, astronomik olaylara göre inşa edilmiş binaların, binlerce yıllık sunakların, arasında dolaşmak ve yılların biriktirdiği enerjiyi hissetmek olağan üstü bir duygu.
562 yılında, diğer güçlü şehir Calakmul tarafından tacizlere uğrayan Tikal, bir süre daha güçleri devam etse de, savaşlar, artan nüfus ve azalan ticaret kaynakları yüzünden MS 1000 senesinde tamamen güçlerini yitirmişler.
Çok özel takvimlerini, matematikte ‘0‘ sayısını kullanarak özel bir sisteme göre kuran kodlama kitaplarını 16. yüzyılda İspanyolların gelmesi ile koyu Katolik İspanyol komutanlarının emriyle ortadan kaldırılması, günümüze sadece Maya Takvimi’ni efsaneden başka bir olay kılmıyor.
Yerel halk, 1800’lerin ortasına kadar bu bölgede yaşamış ama artık sadece geçmişin güçlü izlerini taşıyan bir antik şehir burası.
365 gün ziyarete açık olan Tikal’i en iyi ziyaret zamanı Ekim – Kasım ayları. Aralık -Şubat arası soğuk, Mart – Nisan ayları en sıcak zaman. Eğer Tikal’e yakın bir yerlerde kalmak istiyorsanız, Tikal’e 5 dakika uzaklıkta, konaklama yeri bulunuyor. Önceden yer ayırtabilirseniz çok güzel olur. Çünkü bazen yer sorunu olabiliyor. Burada en büyük konfor kendinize ait bir banyo! Eğer orman içinde, kalmak istemezseniz Flores ve Santa Helen’de çok konforlu oteller de mevcut.
Tikal’e en güzel ziyaret zamanı erken gitmek. Çünkü saat 11 gibi yoğun bir turist akınına uğruyor. Sessizlik bozulmadan doğal halinde dolaşmak en güzeli…
Yazı ve fotoğraflar: Barış Akyurt