Gap turları… Doğu Anadolu’ya düzenlenen geziler… Sanki Türk insanı, ülkesinin bu bölgesini yeni fark etmiş gibi bu yörelere yapılan turlar son yıllarda hayli popüler. Konuyla ilgili olarak Güneydoğu ve Doğu Anadolu’ya kültürel turlar düzenleyen Arnika Turizm Seyahat acentesi’nden İrfan Tanrıverdi ile görüştük.
Sayın Tanrıverdi, öncelikle kaç yıldır tur operatörlüğü yapıyorsunuz ve Arnika’dan söz eder misiniz?
Ben 1991 yılından beri bu mesleğin içindeyim. Arnika’yı ise 1994 yılında kurduk. Daha çok doğa yürüyüşleri, Doğu ve Güneydoğu’ya yapılan kültürel turlar, Karadeniz gezileri, Kuzey Ege gibi programlar hazırlıyoruz.
Bu arada Arnika’nın anlamı nedir?
–Arnika, bir çiçek ismi, Karadeniz bölgesinde rastlanılan bir çiçek. Diğer adı ise öküzgözü.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu gezilerine son yıllarda yoğun ilgi var, bu ne zaman başladı ve sizce nedenleri nelerdir?
2000 yılından beri Güneydoğu ve Doğu Anadolu’ya ilgi arttı. Bunda tabii terörün sona ermesinin payı büyük. Birde bize bazı şeyler çok kısa sürede fazla popüler oluyor. Yani bu bölgeler için herkes gidiyor, bizde gidelim havası doğdu diyebilirim. Yalnız bir yanlışa dikkatinizi çekmek isterim. Güneydoğu Anadolu turlarına GAP turu deniyor ve maalesef bu isim yerleşti. Oysa GAP bildiğiniz gibi bir sulama projesi. Bu turlar ise bu projeyi etüt eden bilimsel geziler değil. Bence bu gezilere Mezopotamya turu demek daha doğru, çünkü gezdiğiniz yerler pek çok uygarlığın beşiği olmuş Mezopotamya’nın bir parçası.
TRT’de de GAP TV var, sanıyorum GAP, bölgeden bahsederken kullanılan jenerik bir isim oldu. Peki, kapsamlı bir Güneydoğu Anadolu ya da sizin deyişinizle Mezopotamya turu ne kadar sürmelidir ve hangi güzergâhı izlemelidir?
Gerçek bir Güneydoğu Anadolu turu bir hafta olmalıdır. Gaziantep’ten başlayacak bir tur Zeugma, Halfeti, Rumkale, Şanlıurfa, Harran, Atatürk Barajı, Mardin, Midyat, Hasankeyf, Diyarbakır, Adıyaman, Nemrut Dağı gibi yerleri içermelidir. Bir de buna Antakya’yı katmak gerekir. Çünkü Antakya, Mezopotamya uygarlıklarından sayısız izler taşıyan, dahası Hıristiyanlık açısından da son derece önemli bir bölgedir.
Güneydoğu Anadolu ya da sizin deyişinizle Mezopotamya turları için en ideal zaman hangisidir?
Bu turlar genelde ilkbahar ve sonbaharda yapılır. Yani Mayıs, Haziran, Eylül, Ekim ve biraz da kasım ideal aylardır. Kışın bölge oldukça soğuk, yazın ise hayli sıcak olduğundan bu mevsimler genellikle tercih edilmez.
Birde Doğu Anadolu turları var? Onlar da son zamanlarda ilgi çekiyor. Bu turlar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Evet, Doğu Anadolu’da çok ilgi çekiyor. Bu turlarda genelde haftalık oluyor ve Erzurum, Kars, Ani Harabeleri, Ağrı Dağı, İshakpaşa Sarayı, Muradiye Şelalesi, Nemrut Krater Gölü, Van ve Akdamar Adası, Bitlis, Bingöl’ü içeriyor. Bizim Doğu Anadolu tur programımızda Tunceli, Elazığ, Malatya, Hakkâri gibi bölgenin diğer illeri de yer alabiliyor.
Güneydoğu ya da Doğu Anadolu’ya gezi yapmak isteyenlere ne gibi hazırlık önerirsiniz? Örneğin bavullarında neler yer almalı, bölge ile ilgili hangi yayınları okuyarak yola çıkmalı?
Bölgede pek çok dini mekân bulunduğundan özellikle bayanların bunu dikkate alarak bavul hazırlamalarında fayda var. Keten pantolon, ince tişörtler önerilebilir. Tabii akşam serinliği ve sabah erken saatlerde yapılacak geziler nedeniyle birkaç kalın giysi götürmekte de yarar var. Kitap olarak isim vermeyeyim ama bu bölgeler hakkında son yıllarda pek çok yayın çıktı. Onları takip edebilirler.
Bu turlara ilgi gösteren insanların profili hakkında bilgi verebilir misiniz? Ayrıca yabancı turistlerin ilgisi nedir?
Elbette. Genelde 25 – 50 yaş arası ve çalışkan kesim bu turlara ilgi gösteriyor. Bankacılar, serbest meslek sahipleri, öğretim üyeleri vs… Biz gerçi yabancı turistlere yönelik geziler planlamıyoruz ama onların da bölgeye ilgisi büyük. Ya paket turlara katılıyorlar ya da bireysel olarak gidiyorlar.
Biraz da bölgedeki konaklama tesislerinden ve turizm altyapısından söz etsek? Otel sayısı, kapasite, verilen hizmet yeterli mi? Bir de son yıllarda yöresel özellikler taşıyan bina ve konutların butik otellere dönüşmesi gibi bir trend var. Bu bölgelerde bu tür tesisler var mı?
Birkaç büyük şehir hariç genelde bölgede üç yıldız oteller hizmet vermektedir. Batıdaki standartlara çok ulaşamasa da en azından temizlik açısından hiçbir problemle karşılaşmıyoruz. Personel olarak da büyük ölçüde yeterli diyebilirim. Butik otellere gelince, bir tek Mardin ve Urfa’da bu tür iki tesis var. Elbette bunların çoğalması turist açısından farklı bir seçenek oluşturduğu için yararlı.
Terör olayları hemen hemen bitti gibi? Bu açıdan bölgeye gidecek olanların endişe etmelerini gerektirecek bir durum yok değil mi?
Kesinlikle yok. Zaten tüm turlar ana arterleri kullandıklarından ve merkezi yerlerde konaklama yapıldığından böyle bir tehlike söz konusu değil.
Bir yılda ya da sezon boyunca kaç tur düzenliyorsunuz, ortalama kaç kişiyi bu bölgelere götürüyorsunuz?
Biz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu turlarında daha önce belirttiğim güzergâhları izliyoruz. İlkbahar ve sonbaharda her hafta bir turumuz oluyor. Kısacası her iki bölgeye de yılda 20 civarında turumuz oluyor. Bir hafta süren gezilerimizdeki 13 kişilik özel minibüslerle gerçekleştiriyoruz. Sayının az olması, geziye katılanlar için de oldukça yararlı. Rehber her turistle çok yakından ilgilenebiliyor. Minibüsü tercih etmemizin nedeni de, bu taşıtlar büyük cüsseli olmadıklarından her yere girebiliyorlar, dar yolları kullanabiliyorlar, bu sayede geziye katılanlar uzun mesafeler boyu yürümek ya da sık sık araç değiştirmek zorunda kalmıyorlar. Ayrıca minibüslerimiz yatar koltuktan çay ve kahve servisine kadar pek çok konfora sahip olduğundan, karayolu ağırlıklı bu gezilerin maksimum rahatlıkla geçmesini sağlayabiliyoruz.
Yazı: Ahmet Parman, fotoğraflar: İsmail Şahinbaş
Sırtçantam 1. sayı, Ocak 2005