Taksim Gezi Parkı’nda günlerdir, binlerce insan, ağaçları ve İstanbul’un canlılarını korumaya çalışıyor. Kentine ve doğasına sahip çıkanlar, toplumun güvenliğini sağlamakla yükümlü olanların gaz bombalarıyla karşılaşıyor.
Bugün vadilere yapılan HES’ler, ormanlara yapılan maden ocakları, kumsallara yapılan beton binalar, İstanbul’un ortasındaki ağaçlar, tarlalara, ağaçlara atılan kimyasal ilaçlar, kentleştirilmeye çalışılan köyler, termik santraller yüzünden değişen iklim, yarın üçüncü köprünün bağlantı yolları, üçüncü havaalanı, nükleer santraller… Sadece gaz bombaları değil, bu tahribat yaşam damarlarımızı, nefesimizi kesiyor.
Biz Buğday Derneği olarak doğanın ve onun haklarını savunan insanlara yapılan bu acımasız müdahalelerin bir an önce durdurulmasını ve İstanbul’da, Tekirdağ’da, Anadolu’da toprağın, suyun, ağacın, hayvanların… Doğanın haklarının geri verilmesini talep ediyoruz.
Taksim Gezi Parkı’ndaki hak arama ve sahip çıkma eylemi, günlük yaşamımızın bir parçası olan ekolojik sorunların artık ne kadar politik ve yaşamsal olduğunun da bir göstergesi olmuştur. Politikacıların artık ekolojinin ne denli yaşamsal bir mesele olduğunu görmezden gelmeleri mümkün değildir.
Doğayı yok etme hakkımız yok!
Yetkililerden, var olan durumu yok sayarak yürüttükleri bu çağ dışı bertaraf etme eğilimini terk etmelerini ve doğanın haklarını savunanlarla diyaloga girmelerini, katılımcı demokrasiyi yürürlüğe sokmalarını talep ediyoruz.
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği