Sırtçantam ekibi olarak yaklaşık bir yıllık bir çalışmanın ardından Bilecik Valiliği adına yapmış olduğumuz, Bilecik’in doğa turizmi ile ilgili projesinin ilk adımını tamamladık. Yapılan çalışmayı Doğa Bilecik isimli bir kitapta topladık. Yapmış olduğumuz çalışmanın ortaya koyduğu veriler ile çok rahatlıkla ‘doğa turizminde Bilecik dönemi başlıyor’ diyebiliyoruz.
Göreve başladığımız ilk zamanlarda, şehrin coğrafyasının değerlerini anlamaya çalıştık. Aradan geçen zaman içerisinde Bilecik’i en net olarak tarif eden cümleyi bulabildik: ‘İklimlerin ve coğrafyaların kesişim noktasında bir şehir.’
İklimlerin ve coğrafyaların kesişim noktasında bir şehir
Bu öngörümüzü dayandırdığımız pek çok gözlemimiz oldu elbette:
– Bilecik, Marmara Bölgesi’nin güneydoğusunda Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege bölgelerinin kesişim noktaları arasında bulunması,
– Doğudan Bolu ve Eskişehir güneyden Kütahya, batıdan Bursa, kuzeyden Sakarya illeri ile çevrili durumda olması,
– Bilecik ülkemizin dört ayrı bölgesine sınırı olan tek il olması. Ege, İç Anadolu, Karadeniz ve Marmara bölgelerinin kesiştiği yerde bulunmasından ötürü iklimi ve dolaysısı ile bitki örtüsü çeşitlilik göstermesi,
– Köroğlu Dağları’nın, İç Anadolu Platosu ve kıyı ve akarsu ovaları ile örülü bir coğrafyaya sahip olması,
– Bilecik coğrafyası deyince akla ilk olarak çeşitlilik ve zenginlik gelmesi. Değişen yükselti farklılıkları ve bunların yarattığı ekosistemler ile üç bitki coğrafyasının kesişim noktasında bulunma durumu Bilecik coğrafyasını çekici hale getirmesi…
Orta kuşakta bir coğrafya
‘Orta Kuşak’ta yer alan Türkiye doğal bitki örtüsü yönünden zengin bir ülkedir. Bu zenginliğin başlıca nedeni kısa mesafelerde değişen yerkabuğu düzeni ile buna bağlı olarak ortaya çıkan toprak özellikleri ve iklim şartlardaki farklılıklardır. Aslında genel anlamda Bilecik için de bu şartlar geçerlidir. Yani Bilecik Anadolu’nun küçük bir kopyasıdır.
Türkiye kuzey yarımkürede yer aldığı için güneyden kuzeye gidildikçe iklim değişmektedir. Bitki örtüsü, tarım ürünleri ve toprak türleri çok çeşitlidir. Yüksek bir ülke olması nedeniyle; ekili-dikili alanı az ve parçalıdır. Türkiye’nin kapsadığı coğrafyalarda, çeşitli iklim tiplerinde dört mevsim dengeli olarak yaşanmaktadır. Türkiye, ılıman kuşak ile subtropikal kuşak arasında yer almaktadır. Bu özelliği sayesinde ülkenin değişik iklim bölgeleri üzerinde farklı mevsimler aynı anda yaşanabilmektedir.
Bilecik coğrafyasını daha iyi anlamak için Anadolu coğrafyasının temel özelliklerini iyi bilmek gerekmekte. İl topraklarının %32’sini dağlar oluşturmakta. Dağlarında Kızılçam, köknar, karaçam, sarıçam, kayın, ceviz, fındık, meşe, ladin, titrek kavak, funda, ıhlamur, defne, böğürtlen, incir, dişbudak, alıç ve kekikler bulunmakta.
İklimsel veriler
Ülkemizdeki iklimleri sınıflandırılırken kesin sınırlar çizmek mümkün değil. Karadeniz, Akdeniz ile birlikte karasal iklim tipi, ülkemizde etkili olan üç büyük iklim tipidir. Bu üç iklim tipleri arasında geçişler dereceli gerçekleşmektedir. Ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olmasının yanında dağlar, derin vadiler, ovalar ve platolar Türkiye’nin coğrafyasını karakterize etmektedir. Bilecik, Anadolu coğrafyasının coğrafi bölümlerinin kesişim noktasında bulunmasından kaynaklı geçiş iklimini yaşamaktadır. Yani Anadolu’daki hâkim ilkim tiplerinin hepsini bir şekilde yaşamaktadır. Bu açıdan Bilecik için net iklim tanımı yapmak zordur. İlin çok farklı coğrafi yapısı ve il topraklarının yayılımı, bu geçiş ikliminin yaşanmasında etkili olmaktadır. Sakarya Nehri’nin de varlığı ile birlikte, çok farklı topografyasına paralel olarak da iklimler yaşamaktadır. Ama ilin genelinde tüm iklimlerin aynı anda yaşandığı bölgeler ve bitki varlıkları da görülmektedir. Bölgenin su kaynakları ve farklılık gösteren topografyasına paralel olarak 3 farklı iklim tipi görülmektedir.
Mikroklimal iklimler
Sakarya Nehri Havzası’nda, özellikle nehrin aktığı araziler boyunca mikroklimal bir iklim yaşanmaktadır. Sakarya Nehri il sınırlarına İnhisar ilçesinden giriş yapıp, Osmaneli ilçesinden Sakarya iline doğru akıp gitmektedir. Bu bölümler tarımsal anlamda çok verimli alanlardır. İlin, iklimsel olarak en karışık ilçesi Pazaryeri’dir. Pazaryeri’nde üç iklim tipi net olarak yaşanmaktadır.
İklimsel veriler
Bilecik’te, yılların birikimine dayanan, takip ve kayıt edilmiş yıllık sıcaklık ortalaması; 12,3 °C’dir. Karlı gün sayısı ise 25 gündür. İlde en soğuk ay ortalama; 2,5 °C ile Ocak ayıdır. İlde 55 günlük bir dönem içerisinde don olayları yaşanmaktadır. Temmuz ayı 21,7 °C ile ortalama en çok sıcağın yaşandığı aydır. Yıllık ortalama nispi nem %66, kırağı gün sayısı 25, sisli gün sayısı ise 14 gündür. Yine takip ve kayıt edilen veriler ışığında ilde yaşanmış en yüksek sıcaklık 1945 Ağustos ayında 40,6 ºC olmuş, en düşük sıcaklık ise 1950 Ocak ayında -16 ºC olarak ölçülmüştür. İlginç iklimsel verilerden biri de ilde batı ve kuzeybatı rüzgârlarının etkin oluşudur. Yıllık ortalama rüzgâr hızı 3,4 m/sn’dir. Yıl içinde rüzgârlar 135 gün kuvvetli rüzgâr ve 17 gün de fırtına şeklinde esmektedir.
Bilecik coğrafyasının bu temel özelliklerini göz önünde bulundurarak yeni bir turizm modeli oluşturmaya gayret gösterdik. Doğaseverlerin Bilecik’e gelmelerini sağlayacak doğal ve kültürel yapıda üç yürüyüş disiplini oluşturduk. Önümüzdeki hafta bu konuya açıklık getireceğiz…
Metin ve fotoğraflar: İsmail Şahinbaş