Enformasyon ve Dokümantasyon Vakfı, 2002 yılında Charles Texier’in ‘Küçük Asya Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi’ adlı kitabını Türkçe olarak yayınladı. Kitap Texier’in 1833 – 37 yılları arasında yaptığı Anadolu gezileri sırasındaki gözlem ve araştırmalarının sonuçlarını kapsıyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularının, öncelikle kendi topraklarını her yönden tanımak gerektiği bilinciyle, yabancı dillerden çevirttiği kitaplar arasında bu önemli eser de vardı. Dolayısıyla, önce TBMM’nin çevirtip bastırdığı kitabı, bugün bir vakıf üstlenmiş ve bilim insanlarını devreye sokarak başarıyla kotarmış. Çalışmada eserin hem Fransızca aslı ve hem de Ali Suat Bey’in Osmanlıca çevirisi göz önüne alınmış.
1802 yılında Paris’te doğan Charles Texier, burada Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nu bitirdi. Fransız Bilimler Akademisi ve Paris Arkeoloji Enstitüsü üyesi oldu. Bayındırlık İşleri Müfettişi olarak 1933 – 37 yılları arasında Osmanlı topraklarındaki Fransız yatırımlarını teftiş ettiği sırada, Anadolu’nun büyük bir bölümünü gezme fırsatı buldu. Bu arada bazı arkeolojik kazılar yaptı ve çeşitli bilimsel araştırmalar gerçekleştirdi. Yaptığı çalışmaların sonuçlarını yazdığı kitaplarla yayınladı. Söz konusu kitap onun en büyük çalışmasıdır ve ‘Asie Mineure; Description Geographique, Historique et Archeologique des Provinces et des Villes de la Chersonnese d’Asie’ adıyla, önce 1862’de bir bölümü ve ölümünden (1871) sonra 1882’de de tamamı Paris’te yayınlandı. 19. yüzyılın sayılı litografları arasında sayılan C. Texier’in kitaplarında çok sayıda gravür de yer almaktadır.
Kitabın 3. Cildinin 204 – 208. sayfaları arasında ‘Karadeniz (Pont – Euxin) Kıyısını Dolaşma’ başlıklı bir bölüm var. Yazılanlar Avrupalı gezginleri buraları görmeye özendirmek için şu sözlerle başlıyor; “Eğer Karadeniz’in tüm Asya tarafı gemiler için tehlikeli ve barınılmaz ise, kıyı boyunu oluşturan topraklar bir Avrupalıya doğduğu ülkenin en şanslı bölgelerini hatırlatan görünümler sunar…” Bu anlatılanlar Avrupalı olmayanlar ve hatta bizler için de geçerli olabilir. Karadeniz kıyılarında doğanların ya da oralarda yaşayanların kaçı gezip gördü acaba bu kıyıları?
Texier bu toprakların tarihsel kalıntılar bakımından Anadolu’nun diğer yerlerine göre oldukça yoksun olduğunu söylüyor. Onun Karadeniz’i gezdiği günlerden bu yana bölgede öyle çok tarihi kalıntı keşfedildi ki, Texier yaşasaydı, ne kadar yanılmış olduğunu anlardı. Üstelik kıyı yerleşmelerinin tarihleri konusunda onun rehberleri Amasyalı Strabon (İÖ 63 – İS 21) ile Romalı Genç Plinius (İS 62 – 113) imiş. Demek onlar da Anadolu’nun Karadeniz kıyılarını bildikleri duydukları kadarıyla anlatmışlar. Ama sadece onlar mı? Attikalı Ksenophon (İÖ 430 -355), İzmitli Arrien (İS 95 – 175) ve Boeotialı Plutarch (İS 46 – 120) de Texier’in yazdıkları da bu kıyılarda rehberlik etmiş görünüyor. Texier bu Antik Çağ yazarlarının sözünü ettiği kentleri yerine oturtmaya çalışıyor: Hermonassa (Akçaabat yakınları), Argyria (Gümüşhane’nin ya da Tirebolu’nun doğusu), Zephyrium / Zephyrios (Tirebolu’nun batısı), Eusene / Ezene (Samsun’un batısı), Conopeium / Konopeion (Bafra yakını), Naustathmus (Kızılırmak deltası yakını). Bu yerleşmeler, bugün halen tam olarak yerlerine oturtulamadı.
Texier kitabının bu bölümünde Giresun’da yapılan bir çeşit kiraz şarabından söz ediyor. Kiraz Giresun’da halen bol bulunuyor, ama Giresunlu kirazın ana yurdu olan bu memleketten dünyaya, bırakın kiraz şarabını, kirazın kendisini bile pazarlayarak ekonomisine katkı yapmıyor. Hadi kiraz bozulur diyelim, bölgenin en lezzetli kışlık yiyeceklerinden biri kiraz turşusudur. Bunun bile konserveleri henüz marketlerin raflarına çıkmadı.
Kısaca Charles Texier’den bu yana Giresun taraflarında sanki hem çok şey değişti, hem de pek bir şey değişmedi.
Sırtçantam 5. sayı, Mayıs 2005