Bu Ülkede Hüzün Var (Kosova / Priştina)

kosova-4

Bu ülkeye girişimle beraber artık hissediyorum ki daha da sınırdayım. Sınır polisiyle ayaküstü sohbet ediyoruz. Neden damga vurmadınız diyorum pasaporta. Sırbistan’da sorun yaşarsın diyor. Teşekkür edip yola koyuluyorum.

Sınırdan hemen sonraki köyün girişinde nöbet tutan polislere yöneliyorum. Adamlar tam teçhizatlı yahu. Ağır silah, hafif silah, el bombası, gül, karanfil vs… Çadır kuracak yer arıyorum vesselam tek derdim bu. Bu kenti geçmemi söylüyorlar. Güneş ha battı ha batacak. Ora olmaz bura olmaz, ayrılıyorum yanlarından teşekkür edip.

kosova-3

Henüz ayrılmışken polis amcaların yanından petrol istasyonuna doğru ilerliyorum. İleride sağda bir bakıyorum 16 plaka (Bursa) bir otobüs. Hemen şoförüne yaklaşıp hasbıhal ediyoruz. Karacabey Belediyesi özel olaraktan tahsis etmiş arkadaşlara. Öğrenciye burs ver desen ağız burun ederler! Her ne ise…

Meğer adamlar bir televizyon programı için geziyorlarmış taa Kosovalarda. Bunlar benden de çılgın yahu. Dört tekere atlayıp geziyorlar. Bir de bana çılgın derler. Hem de koca otobüs düşünsenize, oturduğun yerde. E abi git evinde kanepende, koltuğunda otur belgeselini izlesene daha rahat. Şoför nereye sürse oradasın, sadece orayı görebilir, nerede dursa orayı soluyabilirsin. Vah vah…

Hemen yapımcı abi, kameramana kamerasını almasını söylüyor. Ablanın biri de mikrofonu ağzıma dürtüyor. Başlıyoruz konuşmaya. Bende verip veriştiriyorum fena mı? Hoş beş edip yola devam ediyoruz.

Dediğim gibi bu ülkede hüzün var. Haksız değiller. Çok çekmişler Sırplardan. İdeolojileri, inançları, amaçları beni bağlamaz. Zulmün, savaşın iyisi olmaz.

İstanbul – Paris Bisiklet Turu (17 Ağustos – 09 Ekim 2013)

Can Beydoğan