Birleşmiş Milletler Örgütü 1972 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de 133 ülkenin katılımı ile düzenlediği zirvede, 5 Haziran tarihinin ‘Dünya Çevre Günü’ olmasını oybirliği ile kabul etti. O tarihten bu yana çevre sorunlarına kamuoyunun dikkatini çekmek, halkın katılımını geliştirmek ve politik ilgiyi arttırmak üzere dünya genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.
Dünya üzerinde 5 ile 100 milyon arasında tür olduğu varsayılmaktadır. Günümüze kadar sadece 2 milyon türün keşfedildiği düşünülürse üzerinde yaşadığımız Gezegen ve diğer türler hakkındaki bilgilerimizin yetersiz olduğu ortaya çıkmaktadır. Bilinen 17.291 bitki ve hayvan türü azalarak nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya iken, sayıları artan birkaç türden biri de insanoğludur.
Bu tükenişin sorumlusu insandır. Çeşitli gerekçelerle ormanlar, tarım alanları, meralar, sulak alanlar, tahrip edilmekte, balık stokları azalmakta, Dünyanın ısınmasına neden olan gazlar atmosfere karışmaktadır. Bunların sonucunda da, türler doğal hızlarından 1.000 kat daha hızlı bir şekilde yok olmaktadır. Dünya üzerindeki tür çeşitliliği bize gıda, ilaç, giysi, yakıt gibi çok sayıda fayda sağlamaktadır. Bahçemizdeki böcekten, yol kenarındaki çimene kadar her türlü canlının birbiriyle bağlantısı vardır. Bu nedenle Birleşmiş Milletler 2010 Yılını Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Yılı, 2010 Yılı Dünya Çevre Günü’nün ana konusunu ‘Birçok Tür, Bir Tek Gezegen, Bir Tek Gelecek’ olarak belirledi.
Dünya Çevre Günü’nü Kutlarken, Herkes Alması Gereken Önlemleri Düşünmeli
—Bilim adamları, her 24 saatte 150 ile 200 arası türün yok olduğunu tahmin ediyorlar.
—Geçmişten günümüze türlerin yok olduğu devirler olmuştur, ancak geçmiş 65 milyon yıldaki en hızlı tür yok oluşu günümüzde yaşanmaktadır.
—İklim değişikliği biyolojik çeşitliliğe karşı en ciddi tehdittir.
—Sıcaklıklardaki 1,5 ile 2,5 derece arasındaki artış bitki ve hayvan türlerinin yaklaşık %20-30’unun yok olmasına neden olacaktır.
Çevrenizde Olup Bitenlerden Haberiniz Var mı?
Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı TEMA, kurulduğu 1992 yılından bu yana başta topraklarımız olmak üzere, orman, su ve biyolojik çeşitliliğin korunması adına mücadele vermektedir. 1998 yılında meralarımızı, 2005 yılında topraklarımızı yasasına kavuşturmuştur, halen Su Yasası üzerinde çalışmaktadır. Bu süreçte biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik ‘Artvin-Borçka-Camili Köyü Doğal Varlıkları Koruma Amaçlı Kırsal Kalkınma’, ‘Şanlıurfa – Harran – Kuruyer Köyü Çütlük Mezrası Safran Bitkisi Gen Kaynaklarının Korunması ve Tarımının Yaygınlaştırılması’, ‘Kaçkar Dağları Sürdürülebilir Orman Kullanımı ve Koruma’ ve Bodrum Türkbükü Biyolojik Çeşitliliği Koruma ve Bitkilendirme’ ve İzmir Çeşme’de ‘Sakız’ projeleri hayata geçirilmiştir.
TEMA Vakfı, uyguladığı örnek projelerin yanında doğal varlıklar üzerinde baskı ve tahribat yaratan uygulamaları durdurmak için hem yasal hem de saha çalışmaları yürütmektedir. Ülkemizin hemen her bölgesinde uygulanan ve uygulanmak istenen vahşi madencilik faaliyetleri ile Maden Yasası ve ilgili yönetmelikler, doğanın kılcal damarları ırmaklara, nehirlere, derelere, hatta çayların üzerine kurulan, kurulmak istenen binlerce hidroelektrik santral (HES), orman işgallerini desteklercesine 2/B orman alanlarının satılmak istenmesi, sulak alanlarımızın, göllerimizin kurutulması, meraların, yaylaların tahribi, tarım alanlarının amacı dışında kullanılması, yapılaşmaya açılması, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliklerle doğal varlıklarımızın daha da savunmasız bırakılmaya çalışılması gibi saymakla tükenmeyecek kadar çok çevresel tahribat TEMA Vakfı ve 400.000’e yakın gönüllüsü tarafından takip edilmekte ve engellenmeye çalışılmaktadır. Bu mücadelede halkımızın desteği çok önemlidir. Bu nedenle TEMA Vakfı Dünya Çevre Günü’nde halkımızı çevresinde olup bitenden haberdar olmaya ve tepki göstermeye davet etmektedir.
Fotoğraflar: İsmail Şahinbaş