Gündemimiz politik tartışmalarla, kanıtlanamamış tarih tezleriyle, çatışmalarla, savaşlarla, ekonomik krizlerle çalkana dursun… Yılın ikinci yarısı yaklaşırken ve yazın habercisi sıcak günleri iyiden iyiye hissetmeye başlamışken kimileri samimiyetten uzak olan politik tartışmaların karanlığında gün ışığını göremez halde, kimileri klasik deyişle kendi ekmeğinin ve hayatını kazanmanın derdinde, kimileri ise ne gündemi, ne de verilen mücadeleleri umursamaz vaziyette…
İnsanlığın dertlerini bu dünyaya mal edenler, dünyanın derdi bitmez derler… İnsanoğlu kendi dertleriyle uğraşıp dünyayı suçlaya dururken, başlı başına masum olan gezegenimiz ve doğamız ise kendine zarar vermekte sınır tanımayan insanoğluna uyarı göndermeye devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde basında yine arka sayfalarda yer alan bir habere göre, Kuzey Kutbu’nda bulunan izleme istasyonlarından elde edilen veriler atmosferdeki karbondioksit miktarının milyonda dört yüzü aştığını gösterdi ve bu uzun yıllar önce endişe verici seviye olarak nitelendirilen milyonda üç yüz ellilik kritik seviyeden çok daha yukarıda… Ve küresel ısınmanın en büyük sorumlusu olarak gösterilen karbondioksit miktarının artışı, hız kesmeden devam ediyor…
Doğanın ve gezegenimizin bu uyarısı her zamanki gibi yine sadece bir grup bilim adamı ve maalesef azınlıkta kalan bir kısım doğasever tarafından dile getiriliyor. Yukarıdaki mevzu bahis konular gündemi başlı başına meşgul ederken, çevre ve çevreye bağlı konular ancak parantez içlerinde, arka sayfalarda, dipnotlarda kendine yer bulabiliyor.
Oysa doğanın uyarıları dikkate alınmazsa küresel ısınma, iklim değişikliği, kuraklık, çölleşme, su ve gıda kıtlığı gelecek kuşakların gündemini bolca meşgul eder hale gelecek… Zira gelecekte geriye yaşanmaz haldeki bir dünya kalacaksa gündemimizi oluşturan diğer konular içinde kaybolup giderken çevre konularını halı altına süpürmenin, ne anlamı olabilir ki?
Öyleyse çevre konusunda bilinçlenmenin, kendimizi hapsettiğimiz betonarme bloklardan kafamızı dışarıya uzatıp da çevremizle, doğamızla, dünyamızla, bizden başka canlılarla ilgilenmenin, bu dünyanın sadece bize ait olmadığının farkına varma zamanı gelmedi mi?
Dünya Çevre Günü
Öyleyse bilmeyenler ve bilip de farkına varmayanlar veya umursamayanlar için takvimin bugünkü yaprağında bir dipnot düşmek gerek… Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü, günler öncesinden kutlanmaya başlanan ve pazarlama araçlarına, reklamlara bolca malzeme olan yılbaşından, sevgililer gününden, anneler-babalar gününden ve kapitalist sistemin tüketim çılgınlığını teşvik etmek üzere oyuncağı haline getirdiği, içi boşaltılmış ve anlamından yoksun hale getirilmiş benzer nice günden farklı bir gün… Dünyayı, doğamızı, çevremizi tanımak, korumak ve sahiplenmek için ilk adımın atılabileceği bir gün…
Dünya çevre gününe Anadolu insanı için ve Anadolu coğrafyası adına daha da bir dikkat çekmek gerek… Zira çevresine, doğasına ve yabancı, daha da kötüsü kendine yabancılaştırılmış bir halkız biz… Sarp dağlarla, uçsuz bucaksız ovalarla, yeşilin bin bir tonuyla desenlenen yaylalarla bezeli coğrafi zenginliğimizin; farklı kültürleri, inançları kesiştiren, birbirine zıt renklerle harmanlı motifleri uyum içinde desenleyen tarihsel dokumuzun farkında değiliz.
Öyleyse çevreyi ve doğayı kurtarmaya yarayacak yol da sadece tek bir adımla başlayacak: Farkındalık… Bilincimize ektiğimiz bir bilgi tohumu yeni bilgilerle sulandıkça filizlenip yeşerecek ve doğadaki gerçek tohumlara hayat verecek… Bu bilgi deryası, çevre ve doğa mevzularını dipnotlardan ve parantez içlerinden satır başlarına, ön sayfalara taşıyacak…
Bu yüzden ‘Çevre konusunda ben bireysel olarak ne yapabilirim ki?’ şüphesine kapılmamak gerek. Suyumuzu ve enerjimizi konularımızda ne kadar tasarruflu kullanıyoruz? En son ne zaman toprağa bir tohum ektik veya ormanı yeni bir fidanla yeşerttik? Korunmaya muhtaç canlılara ne kadar yardımcı oluyoruz? Dağlarımızı, denizlerimizi, ormanlarımızı, floramızı ne kadar tanıyoruz? Tüm bunları sorgulamak, geç olmadan bu konularda bilinç sahibi olmak, kısacası doğamızı ve coğrafyamızı tanımak gerek…
Zira geriye yaşanmaz halde olacak bir dünya kalacaksa tüm bu politik tartışmalarımızın, çatışmalarımızın ve uğruna mücadele ettiklerimizin bir anlamı kalmayacak…
Dünya çevre günümüz kutlu, dünya ve çevre adına umutlu olsun…
Fotoğraf: İsmail Şahinbaş