Yüksek tempolu çalışma gününün finalinde aynı dehşetengiz kent içi bıktırıcı dönüş yolculuğu başlar.
Son yıllarda kentin sıkışıklığını doğaya kaçarak aşanlar hızla çoğalmaya başladı. Tırmanma, kanyon geçişleri, dere yolları, doğa yürüyüşleri yapan ekipler hafta sonları bildikleri yerlere gidiyorlar.
Peki ya bilmeyenler?
Onlar sayıları az sayıdaki gezi şirketlerinin sınırlı misafirleri olarak doğaya ulaşabiliyorlar.
Kendi başına gitmek isteyenler ne yapacak?
Bu konuda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Mücahit Arslan’ın koordinatörlüğünde enfes bir kitap hazırlayıp meraklıların ilgisine takdim etti. Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Kocaeli Doğa Yürüyüş Parkurları adlı kitabının ön sözünde diyor ki: “Elinizde tuttuğunuz bu kitap şehrin unutulmuş gölgede kalmış zenginliklerini ortaya çıkartmak ve bacasız sanayi dediğimiz turizm sektörünü canlandırmak amacını güdüyor. Çalışma Türkiye’de bir ilk olma özelliğini taşıyor!”
Kocaeli bilindiği gibi Türkiye’nin en gelişmiş sanayi bölgeleri arasında ön sırada gelmektedir. Uzun yıllar da bu özelliği yerel yönetimler açısından bir “avantaj gibi” algılandı. Oysa sanayi bir yere kadar gelişiyor, sonra da bitiyor. Ama bununla da kalmıyor; bitiriyor! Neyi bitiriyor derseniz, bunun pek çok acı sonucu gündelik yaşamın ortasında her an karşımıza çıkıyor.
Kalıcı hastalıkların pençesinde kıvranan insanlar…
Hızla kaybolan kültürel miras, tarihi doku…
Ve en fazla da doğa tahribatı…
Kocaeli bunların hepsini yaşadı. İzmit Körfezi canlılardan arınmış bir zehir çukuru haline geldi. Sonra bir şeyler değişmeye başladı. İnsanlar doğanın bitirilmesinin nasıl sonuçlar doğurduğunu gördüler. Eski yollarından döndüler.
Bunların başında da Kocaeli geliyor.
Bir sanayi merkezi yeşil alanların giderek çoğaldığı, yürüyüş parkurlarının kenti çevrelediği, makineleri değil insanı öne alan yerel yönetim anlayışının etkisiyle kulvarını değiştirdi.
Başkan İbrahim Karaosmanoğlu, dirençli bir çevreci olma özelliğini icraatlarına da yansıttı. Kocaeli’nin kırsal bölgelerinde kalan yörelerdeki yürüyüş rotalarını ortaya çıkarttı. Bunları sadece kendi hemşerileriyle sınırlı tutmadı. Kitabın yaygın dağımı konusunda elinden geleni yaptı. Büyük bir medya grubuyla birlikte kitaba konu olan yürüyüş parkurlarını toplu olarak aştı. Kocaeli’nin saklı tarihindeki zenginlikleri gösterdi. Roma döneminden kalan 1700 yıllık su kemerleri, şelaleler, göllerle süslenmiş parkurda tadına doyum olmaz bir etkinlik yaptırdı.
Başkan bu zorlu parkurun her metresini adımlayarak “formalite başkanı” olmadığını da gösterdi.
Kocaeli Doğa Yürüyüş Parkurları kitabı, kentlerde bunalanlar için bir pusula niteliğinde… Al kitabı eline bas git Kocaeli’ne, aç kitabın yapraklarını vur kendini dağlara…
Hani usta şairimiz Orhan Veli diyor ya:
“Gün olur alır başımı giderim…”
İşte Kocaeli kitabı tam da bu şiirin ruhunu yansıtıyor:
Alıp başını gitme kitabı!