Doğaya Dönüş

Doğanın derinliklerine bakın, her şeyi daha iyi anlayacaksınız / Albert Einstein

Bugün sadece Hindistan’da 1.300 çeşit kuş bulunmaktadır. Bir su kuşu sadece sulak alanlarda, suyun olduğu yerde yaşar. Eğer su yoksa su kuşu da yoktur. Bir Flowerpecker (Dicaeum proprium), sadece çiçeklerden aldığı nektarla yaşar ve eğer çiçekler yoksa bu kuş da yoktur. Yerlerde, tarlalarda gezinerek, küçük böceklerle, solucanlarla, kurtçuklarla, meyve, nektar ve çiçeklerle beslenen kuşlar, ancak bu ortamlar ve canlılar var olduğu sürece yaşayabilirler. Bir kartal, rüzgârla birlikte vardır. Bir kutup ayısı, ancak buzullar var olduğu sürece hayatta kalabilir. Peki, bir insan neyle var olabilir, hiç düşündünüz mü?

Doğa yoksa insan da yoktur!

Doğa öğretisi, kutsal bilgelik birikimini, toprağa dair her şeyi sizinle paylaşmayı bekliyor ve binlerce yılın huzurlu titreşimlerini depolayan kırlar, doğal bahçeler, tarlalar, patika yollar, yamaçlar, koyu yeşil gölgeli vadiler, size pozitif bir yaşamı vaat ediyor. Zaman kaybetmeden doğayı, onu tanımayı ve muhteşem güzelliklerini keşfetmelisiniz.

Herkesin birer, ‘bilinçli yaşam kılavuzu’ olmalıdır. Yaşam dair doğal öğretiyi, bitkilerin kayıp dilini ve ruhunu, bitkisel tıp öğretisini, şifalı bitkilerin tıbbi değerini, bitkisel yogayı, Şamanî herbalizmi ve doğaya dair her şeyi tanımalı, kavramalıyız.

On binlerce bitki çeşidi insanlığın onu keşfetmesini, ansiklopedilerin, bilimsel istatistiklerin dışında yer vermesini bekliyor. Yaratılış ve tekâmül amacına uygun bir değer kazanmasının tam zamanı; psikolojik, duygusal ve fiziksel denge oluşturmak için, dünya’nın doğal enerjilerine dokunmalıyız. Tepeler ve ormanlar arasında yer alan küçük bir köyde, kendinizi daha huzurlu, olumlu ve mutlu hissedebilirsiniz.

Bir zamanlar deniz kıyılarında, sahillerde yürümek, oksijen ve sağlık depolamak, pozitif enerjiyle şarj olmak anlamına geliyordu. Son dönemlerde yapılan araştırmalar, deniz kıyılarındaki havanın yüzde 42’sinin kükürt oksitleriyle dolu olduğunu gösteriyor. Sahilde yürümenin, kumsalda koşuşturmanın da sakıncalı hale geldiği günümüzde (her ne kadar tüm derecikler koyu siyah renklerde, her çeşit zehirli kimyasalla, bin bir çeşit plastik materyallerle akıyor olsa da), kırlara doğru yönelmek, bulabileceğiniz berrak derelerin kıyısındaki, suların içindeki bir çakıl taşına dokunmak, sizi pozitif enerjiyle harmanlayacaktır.

Doğayla yeni bir sözleşme yapmak, onu kucaklayan beyaz bir sayfa açmak zorundayız.

Bir zamanlar neredeyse düşman olup, acımadan, düşünmeden yok ettiğimiz doğanın, aynı zamanda insanoğlunun ve gezegenin kurtuluşu olduğunu artık anlamalıyız. Anlamalı ve ona gereken değeri vermeli, ona dokunabilmeliyiz, aksi halde mutluluğu hiçbir zaman yakalayamayacağız. Oysa onu anlamanın ve korumanın geri dönüşü, sonsuz bir iyilik durum ve evrensel barış halidir. Çünkü doğa, şiddetin karşısında, savaşların karşısında ve barışın yanında yer alır.

Çünkü doğa, yaşam demektir…

Fotoğraf: İsmail Şahinbaş