TEMA Vakfı, 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’nde topraklarımızı tehdit eden erozyon ve çölleşme tehlikesine karşı verilen mücadelenin önemine dikkat çekti.
Konuyla ilgili açıklama yapan TEMA Vakfı Genel Müdürü Prof. Dr Orhan Doğan, “Yılda 743 milyon ton toprağımızı erozyonla kaybediyoruz. Topraklarımızın dörtte üçü şiddetli ve çok şiddetli erozyon tehdidi altında. Tarım alanlarımızın % 59’unda, meralarımızın % 64’ünde ve orman varlığımızın % 54’ünde erozyon yaşanıyor. Son 50 yılda ancak 4 milyon hektar alan erozyon ve çölleşmeden kurtarıldı. Bu hızla devam edilirse, erozyon ve çölleşme tehdidi altındaki toplam 57,6 milyon hektar arazi varlığımızı kurtarmak için yaklaşık 700 yıla ihtiyaç var” dedi.
TEMA Vakfı, erozyon ve çölleşmeyle mücadelede alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
– 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu, toprağın korunması yönünde iyileştirilmeli, tüm maddeleri acilen uygulanmalı.
– Nerede tarım yapıp, nerede hangi ürünü üreteceğimizi, nereyi yapılaşmaya açacağımızı kesin ve net olarak belirleyen, Arazi Kullanım Planlaması yapılmalı ve uygulanmalı.
– Tarımsal potansiyeli yüksek, bozulan – kirlenen ve amaç dışı kullanılan Büyük Ovalarımız Bakanlar Kurulu kararıyla koruma altına alınmalı.
– Ormanlarımızın azalmasına değil, korunmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılmalı.
– Mevcut ormanlar korunmalı, ağaçlandırma ve teraslama çalışmalarına verilen önem arttırılmalı,
– Mera ve Toprak Koruma yasalarından sonra yine TEMA Vakfı’nın hazırlamış olduğu Su Yasa Taslağı’ndan yararlanılarak Su Yasası çıkarılmalıdır.
Ormanlar Kurak Alanların Yaşamasını Sağlar
Birleşmiş Milletler 2011 yılının Uluslararası Ormanlar Yılı olması nedeniyle 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’nün ana konusunu ‘Ormanlar Kurak Alanların Yaşamasını Sağlar’ olarak belirledi.
Ormanlar, sellerin ve taşkınların oluşmasını önler, akarsu rejimini düzenler, yeraltı sularının birikmesine yardım eder, iklim üzerinde olumlu etkiler yapar, sera gazlarından CO2 depo ederek kuraklık artışı ve çölleşmenin kaynağı küresel ısınmanın etkilerini azaltır, havayı temizler, gürültüyü azaltır. Yapacak ve yakacak hammadde kaynağıdır, halen ilaçların büyük bir bölümü ormanlarda yer alan bitkilerden üretilmektedir, ormanlar biyolojik çeşitliliğin en yüksek olduğu karasal ekosistemlerdir. Dünya genelinde 1,6 milyar kişi çeşitli yollarla ormanlardan gelir sağlamaktadır. Buna karşın her yıl dünyamızda 13 milyon hektar, bir başka deyişle yaklaşık İç Anadolu Bölgesi’nin yüzölçümü kadar orman yok edilmektedir.
Çölleşmenin temel nedenleri insanların yanlış faaliyetleri ve iklim değişiklikleridir.
Üst toprak, doğru ve verimli kullanılmadığı takdirde birkaç mevsimde yok olmakta, oysa yeniden oluşması yüzyıllar sürmektedir. Bugün kurak araziler, hatalı toprak işlemesi, aşırı ve erken otlatma, ormansızlaşma ve yanlış sulama uygulamaları nedeniyle tahrip olmaktadır. Bu istismarın temel nedenleri ekonomik ve sosyal baskı ve kuraklıktır.
Çölleşme ekonomik kaynaklar üzerinde büyük bir yüktür
Küresel düzeyde, çölleşmeden doğrudan etkilenen bölgelerde yıllık gelir kaybı 42 milyar dolarken, çölleşme ile mücadelenin yıllık bedeli sadece 2,4 milyar dolardır. Dolaylı ekonomik ve sosyal kayıplar buna dâhil edilirse kaybın daha da büyük olacağı açıktır.
Çölleşme yoksulluğun hem nedeni, hem sonucudur
O halde çölleşmeyle mücadele için; erozyonun önlenmesi, su kaynaklarının korunarak bilinçli kullanılması, toprak varlığımızın iyi yönetilmesi, orman ve mera varlığımızın korunması gerekir. Bu da ancak kamudan özel sektöre, akademiden sivil topluma her kesimin doğal varlıklar konusunda bilinçlendirilmesi ile mümkün olur.
TEMA Vakfı, önümüzdeki dönemde çölleşmeyle mücadelede faaliyetlerini, hazırlamış olduğu Su Yasa Taslağı’nın çıkarılmasına ormanların korunmasına, orman alanlarının genişletilmesine ve teraslama konularına yoğunlaştıracaktır.